[isim]

• Hafif ve anlık ses

  Aşağı katta ayak sesleri. Teyzenin odasında çıt yok. - Peyami Safa

Ata Sözleri ve Deyimler

• çıt (veya çıtını) çıkarmamak
• çıt çıkmamak
• çıt etmek
• çıtı çıkmamak

[isim]

[mimarlık]

• Bir duvarda kapı, pencere, kemerleme vb. bölümler için bırakılmış açıklık

[isim]

• Düzgün biçilmiş uzun ve ensiz tahta

Ata Sözleri ve Deyimler

• çıtayı yükseltmek

[sıfat]

[halk ağzında]

• Dağda yaşayan ve geçimini odun satarak sağlayan

• Kaba, huysuz, kavgacı

[isim]

[halk ağzında]

• Çitlembik

[isim]

• Çıtlamak işi

• Antep fıstığının kabuğunu aralama

[isim]

• Çıtlatmak işi

[nesnesiz]

• `Çıt` sesi çıkarmak

  Ateş çıtlıyor.

[isim]

• Çıtırdama sırasında çıkan sesin adı

  Arkasından çıtırtılar, kısık sesler geliyordu. - Yusuf Atılgan

[-i]

• Bir şeyden `çıt` sesi çıkarmak

  Asabiyetle parmaklarını çıtlattı. - Aka Gündüz

• Antep fıstığının kabuğunu aralamak

• İş parçalarının bazı yerlerini oyup çıkarmadan makasla kesmek

[-e]

[-i]

[mecaz]

• Bir kimseye, bilmediği bir şeyden ancak sezdirecek kadar söz etmek

  Kim bana bu sevdanın sonu çıkmaz olduğunu hafif yollu çıtlatacak olsa kırılarak karşı çıkıyor, çıtlatana düşman kesiliyordum. - Necati Cumalı

[isim]

• Üzerinde dikili bulundukları şeyin iki kenarını üst üste getirerek birleştirmeye ve tutturmaya yarayan, iki parçadan yapılmış metal nesne, fermejüp, kopça

• Mobilya kapaklarını, kapıları kilitleme ve sürgülemenin dışında kapalı tutmaya yarayan ve az bir kuvvetle açılıp kapanmasını sağlayan iki parçalı metal veya plastik araç

• Kadınların saçlarını daha uzun göstermek için taktıkları ek şaç

[isim]

• Ayak altında ezilerek çıtır çıtır ses çıkaran bir patlangaç türü, çatapat

[isim]

• Çıtlatılmak işi

[isim]

• Çıtlatma işi

[nesnesiz]

• Çıtlatma işi yapılmak