[isim]

• Yasa dışı işler yapmak veya etrafındakileri korkutmak amacıyla bir araya gelmiş topluluk

[tarih]

• Ordu birliklerinden olmayan silahlı küçük birlik

  Feti Bey, piyadece gezen azgın bir çete gibi hareket hâlindeydi. - Kerim Korcan

[isim]

• Çizilerek veya oyularak açılan kertik

[eskimiş]

• Ekmekçi, sütçü vb. esnafın, uzunlamasına ikiye bölüp üzerine kertikler çenterek hesap tuttukları ağaç dalı

Ata Sözleri ve Deyimler

• çetele çekmek (veya tutmak)
• çeteleye dönmek

[isim]

• Üzerinde doktorun hastası için gerekli gördüğü ilaçlarla, bunların kullanılış biçimleri yazılı olan kâğıt

  Faydasını gördüğümüz ve faydasını görürsek tekrar etmemizi doktor tavsiye ettiği için reçeteyi yine aldım ele. - Nazım Hikmet

[halk ağzında]

• Yemek veya halk tedavisinde kullanılan ilaç tarifesi

  Hele bir portakal şurubu reçetesini tarif etti... - Ömer Seyfettin

Ata Sözleri ve Deyimler

• reçete gibi
• reçete yaptırmak

[isim]

[denizcilik]

• Elle örülerek yapılan yassı halat

[sıfat]

• Reçete karşılığında satılan (ilaç)

[isim]

• Çeteden olan kimse

  Sadi artık kâh bir hoca, kâh bir çeteci kılığında idi. - Tarık Buğra

[isim]

• Yemekte giysiyi korumak, ağız silmek için kullanılan ince, yumuşak kâğıt veya kumaş parçası

  Çocuk, onu tepeden tırnağa şöyle bir süzüp üstü peçeteyle örtülü bir tabak uzattı. - Elif Şafak

[isim]

• Çetecinin yaptığı iş

  Elden ele geçen ve fiyatı giderek artan bu silahlar eski ve güçsüzdür ama çetecilik için yeterlidir. - Ayla Kutlu

[isim]

• Harita çıkarmaya yarayan bir alet

[sıfat]

• Peçetesi olan

[isim]

• Çeteleşmek işi

[sıfat]

• Reçete aranmaksızın satılan (ilaç)

[nesnesiz]

• Çete durumuna gelmek

[isim]

• Çeteleştirmek işi

[-i]

• Çete durumuna getirmek

  Peşine sürdüğü devlet kuvvetlerini bile çeteleştirmiş olduğunu hatırlarsınız. - Falih Rıfkı Atay