İçinde Çat Bulunan Kelimeler

İçinde ÇAT olan 112 kelime bulunuyor. İçerisinde ÇAT geçen kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Çat kelimesinin anlamı nedir? Çat ile başlayan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

15 Harfli Kelimeler

ÇATIŞTIRABİLMEK26, ÇATIRDAYABİLMEK26, ÇATALLAŞABİLMEK24, ÇATLATILABİLMEK22, ÇATALLANABİLMEK21

14 Harfli Kelimeler

ÇATIŞTIRABİLME25, ÇATIRDAYABİLME25, ÇATALLAŞABİLME23, ÇATALLAŞTIRMAK22, ÇATLATILABİLME21, ÇATALLANABİLME20

13 Harfli Kelimeler

ÇATLAYIVERMEK26, ÇATIŞTIRILMAK23, ÇATALLAŞTIRMA21, ÇATLAYABİLMEK21, ÇATLATABİLMEK19

12 Harfli Kelimeler

ÇATIŞMACILIK25, ÇATLAYIVERME25, ÇATIŞABİLMEK22, ÇATIŞTIRILMA22, ÇATLAYABİLME20, ÇATILABİLMEK19, ÇATLATABİLME18

11 Harfli Kelimeler

ÇÖPÇATANLIK28, KURÇATOVYUM26, ÇATIŞABİLME21, ÇATIŞTIRMAK20, ÇATALZEYTİN19, ÇATANACILIK19, ÇATIKLAŞMAK19, ÇATALKUYRUK18, ÇATALLAŞMAK18, ÇATILABİLME18, ÇATIRDATMAK18, ÇATLATILMAK16, ÇATALLANMAK15

10 Harfli Kelimeler

ÇATIRDAYIŞ22, ÇATIVERMEK21, ÇATIRTISIZ20, ÇATIŞIKLIK19, ÇATMACILIK19, ÇATIŞTIRMA19, ÇATIŞILMAK19, ÇATIKLAŞMA18, ÇATALPINAR18, ÇATIRDAMAK17, ÇATILDAMAK17, ÇATALLAŞMA17, ÇATALLANIŞ17, ÇATIRDATMA17, ÇATABİLMEK16, ÇATLATILMA15, ÇATALLANMA14

9 Harfli Kelimeler

ÇATIŞMACI21, ÇATIVERME20, FALÇATALI19, ÇATICILIK18, ÇATIŞILMA18, ÇATILDAMA16, ÇATIRDAMA16, ÇATABİLME15, ÇATIRTILI15, ÇATKINLIK14, ÇATTIRMAK14, ÇATLAKLIK13, ÇATLATMAK13

8 Harfli Kelimeler

ÇÖPÇATAN24, ÇATLAYIŞ17, ÇATKISIZ17, ÇATALSIZ16, ÇATIŞMAK16, ÇATLATIŞ15, ÇATANACI15, ÇATTIRMA13, ÇATKILIK13, ÇATINMAK13, ÇATILMAK13, ÇATIKLIK13, ÇATALLIK12, ÇATLATMA12, ÇATLAMAK12

7 Harfli Kelimeler

ÇATISIZ16, FALÇATA16, ÇATILIŞ15, ÇATIŞIK15, ÇATIŞKI15, ÇATIŞMA15, ÇATMACI15, ÜÇÇATAL15, ÇATAPAT14, ÇATALCA13, ÇATILMA12, ÇATINMA12, ÇATIRTI12, ÇATKILI12, ÇATALLI11, ÇATLAMA11

6 Harfli Kelimeler

ÇATICI14, ÇATPAT13, ÇATILI11, ÇATKIN10, ÇATMAK10, ÇATANA9, ÇATLAK9

5 Harfli Kelimeler

ÇAT12, ÇATIK9, ÇATKI9, ÇATMA9, ÇATAK8, ÇATAL8

4 Harfli Kelimeler

ÇATI8

3 Harfli Kelimeler

ÇAT6

ÇAT

[isim]

  • Sert bir şeyin kırılırken çıkardığı ses

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çat etmek
  • çat orada çat burada çat kapı arkasında

Birleşik Kelimeler: çat kapı, çatpat, çat pat

[isim]

[halk ağzında]

  • İki yolun veya iki derenin birleştiği yer, kavşak

[isim]

  • Erzurum iline bağlı ilçelerden biri

ÇATAK

[isim]

  • İki dağ yamacının kesişmesi ile oluşmuş dere yatağı

    Karakaçanı, Armutdere çataklarında bu Bozdayı tepelediydi. - Memduh Şevket Esendal

[sıfat]

  • Yapışık, ikiz (meyve)

[sıfat]

  • Kavgacı

Birleşik Kelimeler: çatak bayrak

[isim]

  • Van iline bağlı ilçelerden biri

ÇATAL

[isim]

  • İki veya daha çok kola ayrılan değnek
  • Yol, ağaç gibi kollara ayrılan şeylerin ayrılma yeri
  • Dallı olan şeylerin her kolu
  • Yemek yerken kullanılan iki, üç veya dört uzun dişli çoğunlukla metal araç

    Çatalı elinden düştü, ağzı açık kaldı. - Peyami Safa

  • Dirgen
  • Bir tür olta iğnesi

[sıfat]

  • Ucu kollara ayrılmış

    Çatal yol.

[sıfat]

  • İki taraflı

    Evlerinin önü çatal pınarlar / İçerler suyunu beni anarlar - Halk türküsü

[sıfat]

  • İki anlamlı, iki türlü anlaşılabilir

    Çatal söz.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çatal görmek
  • çatal matal kaç çatal

Birleşik Kelimeler: çatal ağız, çatal aşı, çatal ayak, çatal bel, çatal bıçak takımı, çatal çivi, çatal don, çatal flama, çatal iğne, çatal kaldıraç, çatalkara, çatal kargı, çatal kazık, çatal kundak, çatalkuyruk, çatal sakal, çatal ses, çatal yürek, çatal zıpkın, üççatal

ÇATI

[isim]

  • Bir yapının, bir evin damını kuran parçaların bütünü

    Islak duvarların, rüzgâr vurdukça çatırdayan çatıların altında insanların içi geçti. - Lâtife Tekin

  • Birbirine çatılmış, çakılmış şeylerin bütünü
  • Yapının tavanı ile damı arasındaki kullanılan yer
  • İnsan ve hayvanda iskeletin kuruluşu

[mecaz]

  • Barınılan, sığınılan yer

[mecaz]

  • Belli bir maksada yönelik kimselerin oluşturduğu birlik

[dil bilgisi]

  • Özne, nesne durumlarına göre, belirli çatı eklerinin fiil kök veya gövdelerine getirilen türev, bina: Sevinmek (sev-in-), sevdirmek (sev-dir-), sevindirmek (sev-in-dir-) gibi

[edebiyat]

  • Hikâye, roman, piyes vb. edebî türlerde olay kuruluşu, kurgu

    Halit Ziya Uşaklıgil'in, Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun, Reşat Nuri Güntekin'in romanlarındaki sağlam çatıyı onunkilerde bulamazdınız. - Haldun Taner

[mimarlık]

  • Bir yapıyı örten ve eğik yüzeyleri olan damın tahtadan iç yapısı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çatı aktarmak
  • çatıyı almak

Birleşik Kelimeler: çatı arası, çatı ekleri, çatı eteği, çatı faresi, çatı kaplayıcı, çatı katı, çatı kirişi, çatı örtüsü, çatı penceresi, alın çatı, çadır çatı, dönüşlü çatı, edilgen çatı, ettirgen çatı, ikili çatı, işteş çatı

ÇATANA (Kelime Kökeni: (Çetene kasabasının adından))

[isim]

[denizcilik]

  • Filika büyüklüğünde, islimle işleyen deniz teknesi, küçük vapur, istimbot

    Süslü, hususi birçok çarklı çatanalar geçer. - Abdülhak Şinasi Hisar

ÇATLAK

[sıfat]

  • Çatlamış olan

    Çatlak bardak.

[mecaz]

  • Deli

    Çatlaksam çatlağım. Çatlak olmasam bunca adama, gözün görmediğini göstermeye kalkar mıydım? - Oktay Rifat

[isim]

  • Herhangi bir yerde uzunluğuna olan açıklık

    Bu testinin çatlağı hiçbir sızıntı göstermemişti. - Aka Gündüz

[isim]

  • Ara, aralık

    İki denizci kara bulutlar çatlağından güneş ışığının güldüğünü sandılar. - Halikarnas Balıkçısı

[isim]

[mecaz]

  • Değişimin başlangıcı

    Yaşantımda çatlaklar oluşmaya başlamıştı. - Emine Işınsu

[isim]

[jeoloji]

  • Yer altındaki taş kütlelerinin basınç ve gerilim dolayısıyla yer değiştirmeden çatlayıp yarılması, diyaklaz

    Esmer toprağın yüzünü saran çatlaklar sanki yerin dibine kadar iniyordu. - Tarık Buğra

[isim]

[tıp]

  • Deri, mukoza, kemik veya herhangi bir organ üzerinde uzunluğuna olan açıklık, yarık, fissür

Birleşik Kelimeler: çatlak ses, çatlak zurna, kafası çatlak, kasık çatlağı

ÇATIK

[sıfat]

  • Çatılmış olan

    O çatık, kara kaşlı, al yanaklı hanımın kucağına oturmak lazım gelmişti. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Birleşik Kelimeler: çatık çehre, çatık kaş, çatık surat, çatık yüz

ÇATKI

[isim]

  • Uç uca, birbirine çatılan şeylerin bütünü

    Tüfek çatkısı.

  • Sehpa
  • Alından geçerek başın çevresine çember gibi bağlanan bağ, kaşbastı

    Alnında, başı ağrıdığı vakitlerdeki gibi beyaz tülbentten bir çatkı vardı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Bir işin bütününün veya parçalarının bir araya getirilmesinde uyulan yöntem

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çatkı çatmak

ÇATMA

[isim]

  • Çatmak işi
  • Provada geçici olarak bir giysiye iliştirilmiş olan parça
  • Duvarları ağaç gövdesinden birbirine takılarak ve çivisiz olarak yapılan yayla evi, Yörük çadırı
  • Bir tür döşemelik kumaş

    Sonra o çatma örtülü minderin üstüne oturmuş, albayın İstanbul hakkındaki suallerine kısa kısa cevap vermişti. - Halide Edip Adıvar

  • Ahşap yapılarda ağaç iskeletin temel parçaları
  • Semerin ağaç kısmı
  • Heykel yapımında çamuru ayakta tutan tel iskelet

Birleşik Kelimeler: çatma kaş, derme çatma

ÇATKIN

[sıfat]

  • Çatık

    Müftü bunu işitince çatkın bir çehre ile geldi. - Reşat Nuri Güntekin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çatkın olmak

ÇATMAK

[-i]

  • Odun, değnek, kılıç, tüfek vb. uzun şeylerden birkaç tanesini, tepelerinden birbirine çaprazlama dayayarak durdurmak

    Avlusunda silahlarını çatmış, ayaklarını germiş askerler var. - Falih Rıfkı Atay

  • Kereste vb.ni birbirine tutturmak

    Kırık tahtaları bir solukta yan yana çattılar. - Lâtife Tekin

  • Bir şeyi yapmak için gerekli parçaları bir araya getirmek

    Koca bir nahiye titreştik, odunsuz yattık / O büyük mektebi gördün ya, kışın biz çattık - Mehmet Akif Ersoy

  • Yükü hayvana iki yanlı yüklemek
  • Başa yemeni, çatkı, yazma vb.ni bağlamak

[-e]

  • Üzücü, kızdırıcı veya şaşırtıcı olaylarla karşılaşmak

    Hacı Mustafa bağırıyor, ömründe böyle bir işe çatmadığını söylüyordu. - Refik Halit Karay

[-e]

  • Yazıyla veya sözle sataşmak

    Böyle söyler de sonra yemek biraz azca çıkarsa yahut pek düzgün olmasa aşçıya çatacak gibi olur. - Memduh Şevket Esendal

[-e]

  • Rastlamak, karşılaşmak

    Nerden çattım böylesi bir güzele... - Cahit Sıtkı Tarancı

[-e]

[hukuk]

  • Gemiler birbirine çarpmak

Birleşik Kelimeler: çöpçatan

ÇATALLI

[sıfat]

  • Çatalı olan
  • Çatal durumunda olan
  • Pürüzlü (ses)

[mecaz]

  • İki veya daha çok ihtimali olan

Birleşik Kelimeler: çatallı iğne

ÇATLAMA

[isim]

  • Çatlamak işi
  • Dalgaların sığ kıyıya geldikleri zaman dökülüp köpürmesi, çatlak
  • Uygun olmayan kuruma sonucu ağacın boyu yönündeki lif ayrılması

[bitki bilimi]

  • Tohumların dağılması için meyve kabuğunun yarılması, açılma

ÇATILI

[sıfat]

  • Çatısı olan (yapı)

    Burası uzaktan beyaz çatılı, tenha bir köye benziyordu. - Ömer Seyfettin

  • Çatılmış olan
  • Başına çatkı bağlanmış olan

ÇATALLIK

[isim]

  • Çatal konulan yer