İçinde Çalma Bulunan Kelimeler

İçinde ÇALMA olan 6 kelime bulunuyor. İçerisinde ÇALMA geçen kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Çalma kelimesinin anlamı nedir? Çalma ile başlayan kelimeler. Çalma ile biten kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

8 Harfli Kelimeler

ALÇALMAK12

7 Harfli Kelimeler

ÇALMACI15, ALÇALMA11

6 Harfli Kelimeler

ÇALMAÇ13, ÇALMAK10

5 Harfli Kelimeler

ÇALMA9

ÇALMA

[isim]

  • Çalmak işi

    Kimsenin bilmediği bir havayı çalmaya başladılar. - Halit Fahri Ozansoy

  • Hırsızlık, sirkat

    Rüyamıza kadar giren bu bahçeden elma çalmaya gidiyorduk. - Bedri Rahmi Eyuboğlu

  • Başa sarılan sarık

[sıfat]

  • Çalınmış

    Çalma mal.

[sıfat]

  • Kakmalı olmayan, kalemle işlenmiş

    Çalma çiçekli bir gümüş vazo.

[halk ağzında]

  • Kibrit

ÇALMAK

[-e]

[-i]

  • Başkasının malını gizlice almak, hırsızlık etmek, aşırmak

    İngiliz cephesinden at kaçırıp bize satan bedeviler dönüşlerinde bizim atlarımızı çalıp İngilizlere satarlardı. - Falih Rıfkı Atay

  • Vurarak veya sürterek ses çıkartmak

    Bir yandan mızıka istiklal havasını çalıyordu. - Ruşen Eşref Ünaydın

  • Bir müziği dinlemeyi sağlayan aleti çalıştırmak

    Fevkalade zekidir, iyi dans eder, piyano çalar, tenis oynar, ata biner, avcıdır, kayakçıdır. - Refik Halit Karay

[nesnesiz]

  • Ses çıkarmak, ses vermek

    Hafif hafif ıslıklar çalan sesi eski keskinliğini kaybetmiştir. - Reşat Nuri Güntekin

  • Atmak, çarpmak, vurmak
  • Üzerine sürmek

    Ekmeğin üzerine yağ çaldı.

[-i]

  • Bozmak, zarar vermek

[-i]

  • Kumaşın bir parçasını kesmek
  • Madeni oymak, kalemle işlemek

[-e]

  • Benzemek, andırmak

    Geniş alınlı, kırmızıya çalar, kahverengi saçlı, altın dişli tuhaf bir delikanlı gülümsedi. - Sait Faik Abasıyanık

[mecaz]

  • Zamanı boşa harcatmak, ziyan edilmesine yol açmak

[-i]

[halk ağzında]

  • Süpürmek, temizlemek

    Tozu çalmak.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çalıp çırpmak
  • çalmadan oynamak
  • çalma elin kapısını, çalarlar kapını

Birleşik Kelimeler: diskçalar, kasetçalar, uzunçalar, yürürçalar

ALÇALMA

[isim]

  • Alçalmak işi, inme

[mecaz]

  • Düşkünlük, zül, mezellet

[coğrafya]

  • Toprağın çöküp oturması

[coğrafya]

  • Gelgitte denizin alçalması, cezir

    Onun suçu sayılır denizin alçalması / Tarlaların ekinsiz, davarın aç kalması - Faruk Nafiz Çamlıbel

ALÇALMAK

[nesnesiz]

  • Alçak duruma gelmek, yüksekten aşağı doğru inmek

    Rüzgâr gece beyaza boyanmış konduların üstüne doğru alçaldı. - Lâtife Tekin

[mecaz]

  • İnsanın değeri azalmak

    Hemşiremden esirgediğiniz şeyi ben kabul edecek kadar alçalmadım. - Aka Gündüz

ÇALMAÇ

[isim]

[halk ağzında]

  • Tahtadan yapılmış kap

ÇALMACI

[isim]

  • Maden üzerine çalma işi yapan usta