[sıfat]

• Birbirine benzeyen, aralarında benzerlik bulunan, müşabih, nazir

[isim]

[dil bilgisi]

• Ünlü veya ünsüz benzeşmelerinde, etki altında kalan ünlü veya ünsüz: Sütçü (süt-çü), ekmekten (ekmek-ten), odalardan (oda-lar-dan) kelimelerinde bulunan -çü, -ten, -dan eklerindeki ünsüz veya ünlüler gibi

[sıfat]

[matematik]

[geometri]

• Benzeşme özelliği gösteren

[isim]

• Benzeş olma durumu, müşabehet

[isim]

• Bazı ortak yönleri olan iki şey arasındaki benzeşme, analoji

[matematik]

• İki şeklin kenarlarının uzunlukları arasındaki oran değişmemekle birlikte, karşılıklı açılarının eşit bulunması durumu, benzer

[isim]

• Benzeşmek işi, analoji

[dil bilgisi]

• Kelime içinde, yan yana düşen iki sesten birinci sesin ikincisinin etkisiyle değişmesi, dönüşme, asimilasyon: yurt-daş > yurttaş, çarşanba > çarşamba, o + bir > öbür gibi

[nesnesiz]

• Birbirine benzemek, müşabih olmak

[sıfat]

[eskimiş]

• Geçmiş, geçen

  Bahse girer misiniz? Beş dakika içinde en heyecanlı bir vaka icat etmeye muktedir olursam bu iki güzeşte aylıktan birini kasaya bırakır mısınız? - Reşat Nuri Güntekin

[isim]

• Benzeştirmek işi

[-i]

• Benzer duruma getirmek

[isim]

[eskimiş]

• Macera

  İnsan kendi memleketinden uzaklaşıp birtakım sergüzeştler geçirmek ister. - Refik Halit Karay

[isim]

[dil bilgisi]

• Bir kelimede bulunan aynı veya benzeri seslerden birinin değişikliğe uğraması, disimilasyon: Kınnap > kırnap, attar > aktar gibi

[isim]

• Maceracı