İçinde Ze Bulunan 4 Harfli Kelimeler

İçerisinde ZE olan 4 harfli 24 kelime bulunuyor. İçinde ZE olan 4 karakterli kelime listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Ze ile başlayan 4 harfli kelimeler. ze ile biten 4 harfli kelimeler. İçinde olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

ZE17, ZE16, ZE15, ÖZEK13, ÖZEL13, ÖZEN13, ÖZET13, ZE13, ZEVK13, ZE11, ZE10, BEZE9, ZE9, ZE9, MEZE8, ROZE8, AZEL7, EZEL7, ZE7, REZE7, TAZE7, ZE7, ZEKA7, ZERK7

AZEL

[isim]

[ekonomi]

  • Sunumun birkaç satıcı tarafından yapıldığı ve bu az sayıdaki satıcının birbirlerinin üretim kararlarından etkilendiği piyasa türü, oligopol

EZEL (Kelime Kökeni: Arapça ezel)

[isim]

  • Başlangıcı belli olmayan zaman, öncesizlik

    Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım / Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım - Mehmet Akif Ersoy

Birleşik Kelimeler: ezel ebet

RİZE

[isim]

  • Türkiye'nin Karadeniz Bölgesi'nde yer alan illerinden biri

REZE (Kelime Kökeni: Arapça rezze)

[isim]

  • Menteşe

    Kapının reze tarafına yakın yerinde bir parmak kalınlığında bir çatlak gözüme ilişti. - Peyami Safa

  • Kapıyı içeriden ve dışarıdan açıp kapamaya yarayan ve başparmakla basılarak işletilen düzen

    Gece yağan yağmurdan rezeler şişmiş mi şişmiştir. - Salâh Birsel

TAZE (Kelime Kökeni: Farsça tāze)

[sıfat]

  • Bozulmamış, bayatlamamış olan

    Beyaz peyniri, ekmeğin taze kabuğuna sarıp ağzıma sokuyorum. - Yusuf Ziya Ortaç

  • Dinç, yıpranmamış, yorulmamış

    Yüzü taze, taravetli ve güzeldi. - Memduh Şevket Esendal

  • Kuru olmayan, körpe, kuru karşıtı

    Ağaçların taze yaprakları akşamın serinliğini emiyormuş gibi duruyordu. - Memduh Şevket Esendal

[mecaz]

  • Yeni, zamanı geçmemiş

    Orada okuduğum en taze havadis yirmi beş, otuz günlüktü. - Halikarnas Balıkçısı

[isim]

[mecaz]

  • Genç kadın

    Şu köşede çocuğuyla beraber bir taze oturuyor. - Ömer Seyfettin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • taze ot görmüş eşek gibi

Birleşik Kelimeler: taze fasulye, tazekan, taze para, taze soğan, her dem taze, terütaze

ZEKİ (Kelime Kökeni: Arapça ẕekī)

[sıfat]

  • Anlama, kavrama yeteneği olan, zekâsı olan, zeyrek

    En zeki hayvan maymundur.

  • Çabuk ve kolay kavrayan

    Bildiğim, onun zeki bir genç olduğu ve ara sıra sevimli, ufak şiirler yazdığıdır. - Memduh Şevket Esendal

  • Zekâ varlığı gösteren

    İnce, zeki bir kalemi vardı. - Yusuf Ziya Ortaç

ZEKÂ (Kelime Kökeni: Arapça ẕekāʾ)

[isim]

[ruh bilimi]

  • İnsanın düşünme, akıl yürütme, objektif gerçekleri algılama, yargılama ve sonuç çıkarma yeteneklerinin tamamı, anlak, dirayet, zeyreklik, feraset

    Herkesin gönlünü almayı bilecek zekâya sahipti. - Ayla Kutlu

Birleşik Kelimeler: zekâ bölümü, zekâ geriliği, zekâ testi, zekâ yaşı, zekâ yeteneği, analitik zekâ, çoklu zekâ, genel zekâ, üstün zekâ

ZERK (Kelime Kökeni: Arapça zerḳ)

[isim]

[eskimiş]

  • İç itim

Ata Sözleri ve Deyimler

  • zerk etmek

MEZE (Kelime Kökeni: Farsça meze)

[isim]

  • İçki içilirken yenilen yiyecek

    Salatayı, peyniri yenilediler. Bu kadar mezenin yenilip bu kadar içkinin içilmesi gene de bir saat sürmedi. - Necati Cumalı

[mecaz]

  • Eğlence, alay

ROZE (Kelime Kökeni: Fransızca rosé)

[isim]

  • Bir tür pembe şarap, gül şarabı

BEZE

[isim]

[anatomi]

  • Yara veya çıban sebebiyle vücudun herhangi bir yerinde oluşan şişkinlik, gudde

Birleşik Kelimeler: gözyaşı bezeleri

[isim]

  • Hamur topağı, pazı

[isim]

  • Yumurta akı ve pudra şekeri ile yapılan bir çeşit pasta türü

DİZE

[isim]

  • Şiirin satırlarından her biri, mısra

    İkinci dizenin sonunda, 'gözlerinin renginden'i okurken Belkıs kesti. - Necati Cumalı

TÜZE

[isim]

  • Hukuk

Birleşik Kelimeler: üleştirimli tüze

MÜZE (Kelime Kökeni: Fransızca musée)

[isim]

  • Sanat ve bilim eserlerinin veya sanat ve bilime yarayan nesnelerin saklandığı, halka gösterilmek için sergilendiği yer veya yapı

    O devirlere ait yatağanlar, baltalar, karabinalar, paslanmamış çelikleriyle müzelerimizdedir. - Orhan Seyfi Orhon

Ata Sözleri ve Deyimler

  • müze gibi

Birleşik Kelimeler: açık hava müzesi

DÜZE

[isim]

[kimya]

  • Doz

Birleşik Kelimeler: tekdüze