[nesnesiz]

• Tazeleme işi yapılmak

  Çaylar tazelendi, sigaralar yakıldı ve şaşırtıcı bir hızla gömülüverdi kuaför salonu her zamanki rehavetine. - Elif Şafak

• Taze duruma gelmek, tazelik kazanmak

  O gün gelsin, neşemiz tazelensin de gör / Dünyayı hele sen bir barış olsun da gör - Melih Cevdet Anday

[-i]

• Taze duruma getirmek

[-i]

• Süslemek

[sıfat]

• İçinde benzetme bulunan

[isim]

• Benzetilmek işi

  Sala Bey de anasına benzetilmeye razı olmadı. - Memduh Şevket Esendal

[isim]

• Endazelemek işi

[isim]

• Çalgıcılık, saz sanatçılığı

[nesnesiz]

• Vurma, çarpma, delme sonucu berelenmek, ezilmek

• Zarar görmek

  Örselenir, zedelenir ne kadar kollasan / Bu büyülü nakışlar bir tutam toz olacak - Behçet Necatigil

[sıfat]

• Zembereği olan

  Zemberekli saat.

[isim]

• Banker ile olan iş ilişkilerinde zarara uğrayan kimse

[sıfat]

[halk ağzında]

• Sıradan, bayağı, alelade

[isim]

• Düzenli olma durumu, sistemlilik

[sıfat]

• Morali bozulmuş

Ata Sözleri ve Deyimler

• demoralize etmek
• demoralize olmak

[isim]

[eskimiş]

• İzin belgesi, onay belgesi

• Diploma

[isim]

• Sağlam kısımları korumak ve gerekiyorsa o kısımların bağlantısını yeniden kurmak suretiyle bir organın bir parçasını kesip çıkarmak için yapılan cerrahi müdahale