[isim]

[kimya]

• Kükürtle demir bileşimlerinden biri

[isim]

[eskimiş]

• Bunaltma, tedirgin etme, baş ağrıtma, can sıkma

  Bu vaka Bilâl'i, uşakların izacından tamamen kurtardı. - Halide Edip Adıvar

Ata Sözleri ve Deyimler

• izaç etmek

[isim]

• Huy, yaradılış, tabiat, karakter

  Bilmem buna aceleci mizacım müsaade edecek mi? - Necip Fazıl Kısakürek

[eskimiş]

• İnsan vücudunun fizyolojik yapısı, sağlık

[isim]

[eskimiş]

• Karışabilme

• Birbirini tutma, uyum sağlama, uygunluk

• İyi geçinme, uyuşma

• Kaynaşma

  Her şeyden evvel kendisinde tefekkürle hissin yüksek bir imtizacı fark ediliyordu. - Asaf Halet Çelebi

Ata Sözleri ve Deyimler

• imtizaç etmek

[sıfat]

• Mizacı herhangi bir özellikte olanı

  Sizin kadar zıt mizaçlı ikizler görülmemiştir herhâlde. - Elif Şafak

[isim]

[eskimiş]

• Bir kimsenin huyunu, kişiliğini tanımak için araştırma

• Sorma, yoklama

Ata Sözleri ve Deyimler

• istimzaç etmek

[sıfat]

[eskimiş]

• Herkesin huyuna ve keyfine göre davranan, nabza göre şerbet vermesini bilen (kimse)

[sıfat]

• Sağlığı iyi olmayan, rahatsız, keyifsiz

[isim]

• Mizaçgir olma durumu

  Nüfuzlu akrabasından yardım ve kendi mizaçgirliği sayesinde bir iki senede parlamış, büyük bir hariciye memuru olmuş. - Reşat Nuri Güntekin

[sıfat]

• Uyumsuz

  Bir parça hırçın, daha çok da imtizaçsızdır lakin cidden değerlidir. - Tarık Buğra