[isim]

[eskimiş]

• Ayırt etme

[hukuk]

• Mahkemelerce verilen kararın kanun ve usul yönünden incelenmesini sağlayan yasal yol

  Dama tıkıldım ama temyizde beraat ettim. - Aka Gündüz

Ata Sözleri ve Deyimler

• temyize gitmek
• temyiz etmek

[isim]

[eskimiş]

• Bir yazı ile ilgili taslağı temize çekme

  Eserimin tebyizinden artan şu boş deftere gelişigüzel bu satırları yazdım. - Ömer Seyfettin

Ata Sözleri ve Deyimler

• tebyiz etmek

[isim]

• Gelin için hazırlanan her türlü eşya, cihaz

  Noksansız bir çeyiz ve düğünle iyi bir eve verilen Zeynep... - Tarık Buğra

Ata Sözleri ve Deyimler

• çeyiz düzmek

[sıfat]

• Çeyizi olan

[isim]

• Çeyiz eşyası

  Obanın kızları geceyi gündüze katmışlar, çeyizlikler hazırlamışlardı. - Yaşar Kemal

[sıfat]

• Çeyiz olarak hazırlanan, çeyiz için ayrılan

  Kızımın çeyizlik altınları onlar. - Necip Fazıl Kısakürek

[isim]

• Verimlilik, gürlük, ongunluk, bereket

• Artma, çoğalma

• İlerleme, kültürel gelişme, olgunluk

  Bu hayırlı teşebbüsün doğu vilayetlerimiz gençliğine bahşedeceği feyiz, Cumhuriyet hükûmeti için ne mutlu eser olacaktır. - Atatürk

• Manevi haz, mutluluk, iç huzuru

[sıfat]

[eskimiş]

• Kendini gösteren, sivrilen

[isim]

• Çeyiz hazırlayan veya satan kimse

[sıfat]

• Çok ürün veren, verimli

[sıfat]

[eskimiş]

• İyiyi, kötüyü, doğru ve yanlışı ayıran, seçen

[isim]

[eğitim bilimi]

• Ayırtman

  Neşemden duramıyor, öbür mümeyyizlerle konuşuyor, gülüyordum. - Ömer Seyfettin

[isim]

• Yazıları beyaz kâğıda temize çeken kimse

  O, 'yazıla' işaretini koydu mu mümeyyiz temize çeker. - Refik Halit Karay

[sıfat]

• Çeyizi olmayan

[isim]

[eskimiş]

• Yazıları temize çeken kimse

[isim]

• Çeyizcinin yaptığı iş

[isim]

• Ayırtmanlık

• Mümeyyizin görevi

[isim]

• Feyizlenmek işi