[isim]

• Bir işten elde edilen iyi sonuç, fayda, avantaj

  Al takke ver külah, kırsal kesimi çocuğunu okutmanın yararına inandırdık. - Attila İlhan

• Çıkar

  Kızılay yararına bir balo.

[sıfat]

• Yarayan, elverişli, uygun

  Sanat yalnız insanları ıslah etmeye yarar bir vasıtadır. - Yahya Kemal Beyatlı

Ata Sözleri ve Deyimler

• yararı dokunmak
• yararı olmak

[sıfat]

• Yarar sağlayan, yararı olan, yarayışlı, faydalı, nafi, avantajlı

  Anlattıklarınız benim için çok yararlı. - Ahmet Ümit

Ata Sözleri ve Deyimler

• yararlı kılmak
• yararlı olmak

[isim]

• Yararlılık

  Bu denemeleri yaptığıma hiç pişman değilim. Bugüne kadar yararlıklarını görüyorum. - Nazım Hikmet

[isim]

• Yararlanmak işi, faydalanma

  Nifak unsurları her ikisinin iyi niyetlerinden yavaş yavaş, sinsi sinsi kendi çıkarlarına yararlanmasını bilecekti. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[sıfat]

[felsefe]

• Yarar peşinde koşan, faydacı, pragmatik

[-den]

• Kendine yarar sağlamak, faydalanmak, istifade etmek

[sıfat]

• Yarar sağlamayan, yararı olmayan, işe yaramayan, yarayışsız, faydasız, nafile, avantajsız

[isim]

• Yararlanılmak durumu, faydalanılma

[-den]

• Yararlanma işi yapılmak, faydalanılmak

  Dramatik özellikteki oyunlarda karşıtlıklardan yararlanılıyordu. - Metin And

[isim]

• Ahlaki iş ve davranışlarda yararın ilke edinilmesi

[felsefe]

• Doğruluğu ve gerçekliği tek yanlı olarak yalnızca hareketlerin sonuçları ve başarıları ile değerlendiren öğreti, faydacılık, pragmatizm, pragmatiklik

[isim]

• Yararlandırmak işi, faydalandırma

[isim]

• Yararsız olma durumu, faydasızlık, yarayışsızlık

[-den]

• Yararlanma işini yaptırmak, faydalandırmak

[isim]

• Yararlandırılmak işi, faydalandırılma