[sıfat]

• Yanmakta olan

  Binada yanık lamba bırakmayın.

• Yanmış olan

  Yanık soğan kokulu bir buhar odayı dolduruyordu. - Reşat Enis

• Rengi koyulaşmış

  Kocaman hasır şapkalarının altında sarı saçları uçan, yanık iki genç kız. - Sait Faik Abasıyanık

• Sıkıntı veya hastalıktan iyi gelişmemiş, kavruk

  Yanık bir çocuk.

• Verimsiz, kıraç duruma gelmiş olan

[mecaz]

• Bıkkın, üzüntülü, dertli

[mecaz]

• Duygulu, dokunaklı, acılı, etkili

  Aşk söyletir en yanık türküleri / Ay buluta girdiği gecelerde - Cahit Sıtkı Tarancı

[isim]

• Yanmış yer, yanmış olan yerde kalan iz

  Halıdaki yanığı ördürmeli.

[isim]

• Herhangi bir ısıdan meydana gelen doku bozukluğu

Ata Sözleri ve Deyimler

• yanık kokmak

[sıfat]

• Uyumamış, bidar

  Uyuyor mu uyanık mı kestiremiyor, uykuyla uyanıklığın sınırlarını bulamıyordu. - Attila İlhan

• Uykudan uyanmış

[mecaz]

• Açıkgöz, kurnaz, cingöz

  Ayrıca son derece zeki ve uyanık bir genç kız vardı. - Haldun Taner

[mecaz]

• Yapacağı işi bilen, dikkatli ve tetikte olan, müteyakkız

[mecaz]

• Bilgisizlikten kurtulmuş, bilgili

  Zeki ve uyanık kişilerle dostluk kadar iyi bir şey olamaz. - Salâh Birsel

[isim]

[halk ağzında]

• Şarbon

[isim]

[tıp]

• Şarbon

[isim]

[mecaz]

• Yanık olma durumu

  Karga, pohpohlanan sesinin yanıklığını göstermek için şarkıya başlıyor. - Nazım Hikmet

[sıfat]

• Biraz yanık olan

[isim]

• Uyanık olma durumu, anıklık, saklık, teyakkuz

  O devri, ilk uyanıklık devri olduğu için hiç unutmaz. - Halide Edip Adıvar

[sıfat]

• Dayanabilen, sağlam, güçlü, mukavim, zorlu, stabil

[mecaz]

• Metanetli, metin, mütehammil

  Anadolu çocukları ne dayanıklı adamlardır. - Falih Rıfkı Atay

[isim]

• Dayanıklı olma durumu, dayanıklık, metanet

[isim]

• Uyanıklaşmak durumu

[nesnesiz]

• Uyanık duruma gelmek

[sıfat]

• Dayanmayan, sağlam olmayan, güçsüz, metanetsiz

[isim]

• Dayanıksız olma durumu, metanetsizlik

[isim]

• Dayanıksızlaşmak işi