İçinde Yak Bulunan 6 Harfli Kelimeler

İçerisinde YAK olan 6 harfli 21 kelime bulunuyor. İçinde YAK olan 6 karakterli kelime listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Yak ile başlayan 6 harfli kelimeler. yak ile biten 6 harfli kelimeler. İçinde olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

YAKA14, ÖNAYAK14, ZODYAK14, ÜÇAYAK13, YAKICI13, AYAKÇI12, YAKMAÇ12, YAKAZA11, AYAKSI10, UYAKLI10, AYAKLI9, KONYAK9, MANYAK9, TOYAKA9, YAKALI9, YAKARI9, YAKMAK9, AYAKTA8, AKYAKA8, KANYAK8, TİRYAK8

AYAKTA

[zarf]

  • Ayağa kalkmış durumda

    Kahvelerimizi ayakta içtik. - Aka Gündüz

[mecaz]

  • Telaşlı, heyecanlı bir biçimde

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ayakta kalmak
  • ayakta tutmak
  • ayakta tutmak
  • ayakta uyumak

Birleşik Kelimeler: ayakta tedavi

AKYAKA

[isim]

  • Kars iline bağlı ilçelerden biri

KANYAK (Kelime Kökeni: Fransızca cognac)

[isim]

  • Konyak

TİRYAK (Kelime Kökeni: Arapça tiryāḳ)

[isim]

[eskimiş]

  • Bitkisel, hayvansal ve madensel maddelerin karışımından yapılan macun, panzehir

AYAKLI

[sıfat]

  • Ayağı olan

    Odanın ortasına üç ayaklı masayı koymuş, etrafına sandalyeleri diziyordu. - Peyami Safa

  • Bir destekle yere dayanan

    Ayaklı kadeh.

  • Ayakla işletilen

    Ayaklı dikiş makinesi.

Birleşik Kelimeler: ayaklı ansiklopedi, ayaklı canavar, ayaklı gazete, ayaklı koşma, ayaklı kütüphane, ayaklı mâni, iki ayaklı, kan ayaklı, kanı ayaklı, çift ayaklılar, çok ayaklılar, dört ayaklılar, karından ayaklılar, kolsu ayaklılar, kürek ayaklılar, on ayaklılar, perde ayaklılar, yüzgeç ayaklılar

KONYAK (Kelime Kökeni: Fransızca cognac)

[isim]

  • İspirto derecesi yüksek, özel kokulu, kiremit renginde bir içki türü, kanyak

    Senin için bir şişe rakı, kendime de konyak aldım. - Refik Halit Karay

MANYAK (Kelime Kökeni: Fransızca maniaque)

[sıfat]

  • Maniye yakalanmış (hasta)

[mecaz]

  • Gülünç, garip, şaşırtıcı davranışları olan (kimse)

[ünlem]

[hakaret yollu]

  • `Aptal, çılgın, dengesiz, deli` anlamlarında bir seslenme sözü

TOYAKA

[isim]

  • Bükerek germek için iki kat edilmiş bir ipin ucuna geçirilen tahta parçası

YAKALI

[sıfat]

  • Herhangi bir biçimde yakası olan

    Damat orta yaşlı bir zat olup kadife yakalı lacivert bir palto giymişti. - Haldun Taner

Birleşik Kelimeler: yakalı kamçılılar, altın yakalı, beyaz yakalı, çelik yakalı, mavi yakalı, pembe yakalı, yeşil yakalı

[isim]

[halk ağzında]

  • Boynu üzerinde manto yakasına benzeyen tüyleri bulunan bir tür güvercin

YAKARI

[isim]

  • Yakarış

YAKMAK

[nesnesiz]

  • Kına, yakı vb.ni koymak, sürmek

[-i]

  • Yanmasını sağlamak veya yanmasına yol açmak, tutuşturmak

    Kendi sigarası için yaktığı kibriti bana uzattı. - Falih Rıfkı Atay

  • Ateşle yok etmek

    Çöpleri yakmak.

  • Işık vermesini sağlamak

    Mavi ışıklı ispirto lambalarını yakarlar. - Sait Faik Abasıyanık

  • Isı etkisiyle zarar vermek

    Eteği ütülerken yaktı.

  • Keskin, sert ve ısırıcı bir duyum vermek

    Biber ağzı yakar.

  • Yanıyormuş gibi bir etki yapmak

    Hekime daima şarabın midelerini yaktığından bahsederler. - Falih Rıfkı Atay

  • Kurutmak, zarar vermek

    Fırtına ekinleri yakmıştı. - Sait Faik Abasıyanık

[nesnesiz]

  • Çok sıcak olmak

    Bugün güneş yakıyor.

  • Karartmak

    Güneşte vücudunu yaktı.

  • Çok üşütmek

    Soğuk rüzgâr insanın yüzünü yakıyor.

[tıp]

  • Tedavi etmek amacıyla doku, damar vb. dağlamak

[mecaz]

  • Silahla vurmak

[mecaz]

  • Yıkıma, zarara yol açmak, büyük bir zarara uğratmak, mahvetmek

    Gözü mavi, boyu kısa, kendi muhacir olmasın. Ne olursa olsun makbulüm. Aman bu üçüne dikkat et. Beni yakma. - Ömer Seyfettin

[mecaz]

  • Güçlü sevgi uyandırmak

[mecaz]

  • Zamanında kullanılmadığından hükmünü yitirmek

    Biletini ve tatilini yaktı.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yakıp yıkmak

Birleşik Kelimeler: yakan top, yakar top

[nesnesiz]

  • Türkü, ağıt vb. düzenlemek, bestelemek

AYAKSI

[sıfat]

  • Ayağı andıran, ayağa benzeyen, ayak gibi

UYAKLI

[sıfat]

[edebiyat]

  • Uyağı bulunan, kafiyeli, mukaffa

YAKAZA (Kelime Kökeni: Arapça yaḳaẓa)

[isim]

[eskimiş]

  • Uyanıklık

    Hain bir hastalık onun kavi ve güzel vücudunu ve uyuşmaz bir menfaatperestlik yakazası da onun ahlaki mesleğini yendi ve yere serdi. - Hamdullah Suphi Tanrıöver

AYAKÇI

[isim]

  • Ayak işlerinde kullanılan kimse
  • Bir iş süresince tutulan hizmetçi

    Bütün ayakçılar, başta parkın kiracısı, kaymakam beyin masasına pervane. - Tarık Buğra

  • Gezici satıcı, çerçi
  • Otobüs terminallerinde yolcuyu kendi şirketinden bilet almaya yönlendiren kimse