[isim]

• Varmak işi

[-e]

• Erişilmek istenen yere ayak basmak, ulaşmak, vasıl olmak

  Hangi limana varacağını bilmeyen gemiciye derin bir denizcilik bilgisinin faydası ne? - İsmet Özel

• Belli bir duruma veya düzeye gelmek

  Yaşı elliye vardı. O şimdi yolun yarısına varmıştı.

• Hoş olmayan bir sona ermek

  Beni tahkir etmeye kadar varıyorsun. - Peyami Safa

• Bir şeyi iyice anlamak veya duymak

  Tadına varmak. Sırrına varmak.

[-i]

• Acımadan, çekinmeden yapmak

  Eli varmak. Dili varmak.

• Kadın, evlenmek

  Gönül verdin derlerdi o delikanlıya / En sonunda varmışsın bir Erzincanlıya - Ahmet Muhip Dranas

• Bir durumdan başka duruma geçmek

  Secdeye varmak. Uykuya varmak.

Ata Sözleri ve Deyimler

• var (veya varın veya varsın veya varsınlar)
• varıncaya kadar

[isim]

• Suvarmak işi

[-i]

• Hayvana su vermek, su içirmek

  Bülbülü suvardım altın tasınan / Gurbete yolladım kara yasınan - Halk türküsü

[isim]

• Yalvarmak işi

  Zari zari ağlayarak ümitsiz ve bitkin yalvarmaya koyuldu. - Ahmet Kabaklı

[nesnesiz]

• Birinden ısrarlı bir biçimde, kendine acındıracak sözlerle, saygılı bir biçimde bir şey istemek

  Kıymetli tutuyorsun, değil mi, bu sevgimi? / Yalvarırım beni hep titreyerek sev, e mi? - Enis Behiç Koryürek

Ata Sözleri ve Deyimler

• yalvarıp yakarmak
• yalvar yakar olmak