[isim]

[ticaret]

• Bir ticaret kuruluşunun para, mal ve diğer varlıklarıyla genel olarak borçlu ve alacaklı durumlarını, nicelikleri ve değerleriyle ayrıntılı olarak gösterme

• Bu durumu gösteren çizelge

• Mal ve değerlere ait döküm

[isim]

• Genellikle orduda yemek dağıtımında kullanılan büyük metal kap

• Bu kaptan dağıtılan yemek

  Bugün karavana çok iyi idi.

• İnce, yassı elmas

[argo]

• Atış taliminde hedef tahtasını bile vuramama

Ata Sözleri ve Deyimler

• karavana çıkmak
• karavanadan yemek

[isim]

• Özellikle Tanzimat sonrasında büyük liman kentlerinde yoğunlaşan ve ticaretle uğraşan Hristiyanlara verilen ad, tatlısu Frengi

[sıfat]

• Avrupalı gibi görünmeye özenen, züppe tavırlı

  Orada levanten yaşamasından izlenimler edinerek öykülerine özgün bir atmosfer sağlar. - Selim İleri

[sıfat]

• Bu tavra özgü olan

  Beyoğlu'nun dar, soğuk ve levanten bir salonu... - Ömer Seyfettin

[isim]

[bitki bilimi]

• Lavanta çiçeğinin bir başka türü

[sıfat]

• İçinde emeksiz kazanç bulunan

[zarf]

• Avanta alarak

[-e]

[-le]

• Övünülecek bir olaydan dolayı sevinmek, iftihar etmek, memnun olmak

[isim]

• Arılık (II)

[isim]

• Vanlı olma durumu

[zarf]

• Avanak gibi, avanağa yakışır bir biçimde

[isim]

[tarih]

• Sınırdaki koruma görevlisi

[isim]

• Revani yapıp satan kimse

[isim]

[ticaret]

• Bir berat, lisans hakkı veya ticari marka sahibinin bunu devrettiği firmalardan aldığı maddi karşılık

[nesnesiz]

• Sıvama (I) işi yapılmak

  Harç duvara sıvandı. Çocuğun elleri mürekkeple sıvandı.

[nesnesiz]

• Bir işe girişmek

  Hepsi bit, sirke içinde; sıvandım, hepsini temizledim. - Halide Edip Adıvar

• Sıvama (II) işi yapılmak

  Sıvanmış, pembe kolunda bir kumral ben vardı. - Mithat Cemal Kuntay

• İştahla yemek

  Masa komşularını yan yan baktıracak bir rağbetle gelen balığa sıvandı. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

[isim]

• El ve kol vuruşlarından çok, ayak ve tekme tekniklerine önem veren, Uzak Doğu'ya özgü dövüş sanatı

[isim]

• Tayvan halkından olan kimse