İçinde Uya Bulunan Kelimeler

İçinde UYA olan 47 kelime bulunuyor. İçerisinde UYA geçen kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Uya ile başlayan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

14 Harfli Kelimeler

DUYARSIZLAŞMAK28

13 Harfli Kelimeler

DUYARSIZLAŞMA27

12 Harfli Kelimeler

DUYARGALILAR22, UYANIKLAŞMAK20

11 Harfli Kelimeler

DUYARSIZLIK22, UYANIKLAŞMA19

10 Harfli Kelimeler

UYARLAYICI20, KURUYASICA19, UYARICILIK19, UYAKSIZLIK19, DUYARLILIK17, DUYARLIKLI17, UYANDIRMAK17, UYARLANMAK14

9 Harfli Kelimeler

UYARCILIK17, UYANDIRMA16, UYARILMAK14, UYANIKLIK14, UYARLANMA13, UYARLAMAK13

8 Harfli Kelimeler

UYAROĞLU20, DUYARSIZ18, UYARINCA15, DUYARLIK14, UYARILMA13, UYARLAMA12

7 Harfli Kelimeler

DUYARGA16, UYARSIZ15, UYARICI15, UYAKSIZ15, DUYARLI13, UYARMAK11, UYARLIK11, UYANMAK11

6 Harfli Kelimeler

UYARIŞ13, UYARCI13, UYANIŞ13, UYARIM11, UYARTI10, UYARMA10, UYANMA10, UYANIK10, UYAKLI10, UYARAN9

5 Harfli Kelimeler

DUYAR10, UYARI9

4 Harfli Kelimeler

UYAK7

UYAK

[isim]

[edebiyat]

  • Şiirde dizelerin sonunda tekrarlanan ve aynı ahengi veren heceler veya aynı görevde olmayan ancak benzeşen sesler, kafiye

Birleşik Kelimeler: iç uyak, yarım uyak

UYARAN

[sıfat]

  • Uyarma işini yapan (kimse veya şey), münebbih
  • Organizmada uyarım yaratan, uyarıcı

    Kahve, uyaran maddelerden biridir.

[isim]

  • Bir uyarım, bir tepki yaratan herhangi bir güç, uyarıcı

UYARI

[isim]

  • Herhangi bir konu, sorun üzerine ilgi çekme, ikaz, ihtar, tembih

    Romancının uyarılarından habersiz kaldınız. - Adalet Ağaoğlu

[biyoloji]

  • Organizmada uyarım yaratan güç

Birleşik Kelimeler: erken uyarı

UYARTI

[isim]

[halk ağzında]

  • Uyarmak için söylenen söz, uyarı, ihtar
  • Uyaran kimse veya şey

UYARMA

[isim]

  • Uyarmak işi, ihtar, tembih

    Birinin çıkıp onu uyarmasına, nasıl göründüğünü söylemesine ihtiyacı vardı. - Elif Şafak

[biyoloji]

  • Bir duyu organını, bütün bir sinir düzenini, kendi dışındaki bir nesne veya durumun bir tepkide bulunmaya yöneltmesi

Birleşik Kelimeler: uyarma komutu

UYANMA

[isim]

  • Uyanmak durumu, intibah

    Hayalperest kendi âlemine dalmışken uyanmasına imkân yoktur. - Sait Faik Abasıyanık

  • Uyku durumundan çıkma

    Homurdanarak derin ve tatlı bir sabah uykusundan uyanmaya çalışıyor. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

UYANIK

[sıfat]

  • Uyumamış, bidar

    Uyuyor mu uyanık mı kestiremiyor, uykuyla uyanıklığın sınırlarını bulamıyordu. - Attila İlhan

  • Uykudan uyanmış

[mecaz]

  • Açıkgöz, kurnaz, cingöz

    Ayrıca son derece zeki ve uyanık bir genç kız vardı. - Haldun Taner

[mecaz]

  • Yapacağı işi bilen, dikkatli ve tetikte olan, müteyakkız

[mecaz]

  • Bilgisizlikten kurtulmuş, bilgili

    Zeki ve uyanık kişilerle dostluk kadar iyi bir şey olamaz. - Salâh Birsel

Birleşik Kelimeler: uyur uyanık

UYAKLI

[sıfat]

[edebiyat]

  • Uyağı bulunan, kafiyeli, mukaffa

DUYAR

[sıfat]

  • Duygulu
  • Beden üzerinde uyarıldığında hızlı ve güçlü tepkilere yol açan

    Duyar bölge.

Birleşik Kelimeler: duyar kat

UYARMAK

[-i]

  • Bir kimseye bir davranışta bulunmasını veya bulunmamasını söylemek, ikaz etmek

    Mustafa Kemal Paşa gittikten sonra gelen mebuslar beni uyarıyorlardı. - Falih Rıfkı Atay

  • Görevini gereği gibi yapmayan kimseye nasıl davranması gerektiğini hatırlatmak, ihtarda bulunmak

[biyoloji]

  • Bir canlının herhangi bir organını dıştan bir etki ile görev yapmaya zorlamak

[halk ağzında]

  • Öğütle yola getirmeye çalışmak

[halk ağzında]

  • Uyandırmak

UYARLIK

[isim]

  • Uygun olma durumu, uygunluk

UYANMAK

[nesnesiz]

  • Uyku durumundan çıkmak

    Seher vaktine yakın uyanmışım. - Necip Fazıl Kısakürek

  • Bitkiler canlanıp yeşermeye başlamak

    Tomurcuklar patlamış, tabiat iyiden iyiye uyanmıştı. - Burhan Felek

  • Belirmek, ortaya çıkmak, depreşmek

    Sevda, dedim, gönlümde bir coşkun ateş dalgalandı / Gözüm daldı, hayalimde yine binbir zevk uyandı - Enis Behiç Koryürek

[mecaz]

  • Gerçekleri anlar, kavrar duruma gelmek

[mecaz]

  • Bilgisizlikten kurtulmak

[argo]

  • Cinsel yönden hazır duruma gelmek

UYARIM

[isim]

[biyoloji]

  • Bir uyaran karşısında organizmanın gösterdiği tepki, tembih
  • Bir uyarma sebebiyle herhangi bir kasta, salgı bezinde olan açık veya gizli değişme

UYARLAMA

[isim]

  • Uyarlamak işi, adaptasyon

[edebiyat]

  • Bir eseri çevrildiği dilin, konuşulduğu toplumun yaşayışına, inançlarına uydurma

[teknik]

  • Birbirine uydurma

[sıfat]

  • Uyarlanmış, adapte edilmiş

UYARLANMA

[isim]

  • Uyarlanmak işi