[-e]

[halk ağzında]

• Utma işi yapılmak veya utma işine konu olmak

[nesnesiz]

• Tutma işi yapılmak veya tutma işine konu olmak

  Ömer Abit Hanı'nda bir yazıhane kiralanmış, aylıkla bir otomobil tutulmuştu. - Ercüment Ekrem Talu

• Ay ve Güneş, tutulma olayına uğramak

• Ünlü olmak, meşhur olmak

• Tutuk duruma gelmek

• Kapatılmak, sarılmak

  Kaçmayı düşündüklerinde sokağın iki çıkışının da tutulduğunu gördüler. - İhsan Oktay Anar

• Bir organ veya bir şey hareket edemez olmak

  Barba Manol kafayı iyice dumanladıktan sonra, iki bacağının nasıl tutulduğunu anlattı. - Halikarnas Balıkçısı

[-e]

• Birine tutkun olmak, sevmek

[-e]

• Yakalanmak

  Hastalığa tutulduğu sıralarda bir sabun fabrikasında çalışıyordu. - Necati Cumalı

[spor]

• Takım oyunlarında karşı takımdaki bir oyuncu yakından izlenmek, tutulmak, markaja alınmak

[nesnesiz]

• Okutma işine konu olmak

[nesnesiz]

• Unutma işine konu olmak

  Türklüğün unutulmuş medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, bundan sonraki inkişafı ile, atinin yüksek medeniyet ufkundan yeni bir güneş gibi doğacaktır. - Atatürk

[nesnesiz]

• Yutma işi yapılmak

[nesnesiz]

• Kurutma işi yapılmak veya kurutma işine konu olmak

[nesnesiz]

• Uyutma işine konu olmak

[nesnesiz]

• Avutma işine konu olmak

[nesnesiz]

[-den]

• Soğutma işine konu olmak