İçinde Utma Bulunan Kelimeler
İçinde UTMA olan 50 kelime bulunuyor. İçerisinde UTMA geçen kelimeler ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Utma kelimesinin anlamı nedir? Utma ile başlayan kelimeler. Utma ile biten kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
12 Harfli Kelimeler
KÜLYUTMAZLIK22,
10 Harfli Kelimeler
KORKUTMACA16, UNUTMABENİ15, KURUTMALIK14, OKUTMANLIK14, MUTMAİNLİK13
9 Harfli Kelimeler
ÇULTUTMAZ18, KÜLYUTMAZ18, YANTUTMAZ16, KURUTMALI13, KORKUTMAK12
8 Harfli Kelimeler
SOĞUTMAÇ22, SOĞUTMAK19, KURUTMAÇ14, TOZUTMAK14, DOKUTMAK13, SOLUTMAK12, SORUTMAK12, KOKUTMAK11, KURUTMAK11, KORKUTMA11, TUTMALIK11
7 Harfli Kelimeler
SOĞUTMA18, AVUTMAK15, TOZUTMA13, DOKUTMA12, UYUTMAK12, SOLUTMA11, SORUTMA11, KOKUTMA10, KURUTMA10, MUTMAİN10, OKUTMAK10, OKUTMAN10, UNUTMAK10,
6 Harfli Kelimeler
AVUTMA14, TUTMAÇ11, UYUTMA11, YUTMAK10, OKUTMA9, UNUTMA9, ULUTMA9, TUTMAK8
5 Harfli Kelimeler
YUTMA9, TUTMA7, UTMAK7
4 Harfli Kelimeler
UTMA6
UTMA
- Utmak işi
TUTMA
-
Tutmak işi
Daha çatal ve bıçağı tutmasına eli yatmamıştı, ikide bir düşürürdü. - Refik Halit Karay
- Destekleme
- Yanaşma
- Bazı takım oyunlarında ayakla veya vücutla karşı takım oyuncusunun hareketine engel olma, markaj
Birleşik Kelimeler: aktutma, deniz tutması, taşıt tutması
UTMAK
- Yenmek
- Ütmek (II)
TUTMAK
-
Elde bulundurmak, ele almak
Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu. - Ömer Seyfettin
-
Ele geçirmek, yakalamak
Evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı. - Ömer Seyfettin
-
Avlamak
Dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz. - Refik Halit Karay
-
Yanında bulundurmak, alıkoymak
Siz gelinceye kadar çocuğu ben tutarım!
-
Hürriyetinden yoksun bırakıp bir yere kapamak, tevkif etmek
Vahşidir, hiçbir zaman onu kafeste tutmak mümkün değildir. - Sait Faik Abasıyanık
-
Kaplamak
Tabanı otuz, otuz beş metre kadar tutan bir eşkenar üçgen biçimindedir. - Tarık Buğra
-
Kırağı, çiğ veya kar bir yüzeyde görünür durumda olmak, kalmak
Şu yağan kar bir tutsun, seyreyle sen ertesi gün çocukları. - Sait Faik Abasıyanık
- Denetimi ve yetkisi altına almak
- Desteklemek, birinden yana çıkmak
-
Benimsemek, beğenmek
Ama öylelerini de çevresinde kimse sevmemiş, tutmamıştır. - Tarık Buğra
-
Gereğini yapmak, yerine getirmek
Verdiği sözü tutmuş, vaktinde gelmişti.
-
Uygun gelmek, çelişmez olmak
Bir talih eseri olarak ondan gelen cevap benim kendi bulduklarımı tuttu. - Reşat Nuri Güntekin
- Kapatmak, sarmak
-
Hizmetine almak veya kiralamak
Burada bir kat tuttum. Yazı geçireceğim. - Peyami Safa
-
Bir işe herhangi bir anlayışla girişmek
Yapıyı geniş tuttu.
-
Beddua, dua, ah vb. etkisini göstermek, gerçekleşmek, yerine gelmek, varmak
Avradın ilenci tutarsa senin iki gözün kör olacak. - Memduh Şevket Esendal
-
Ulaşmak, varmak
Hayvanlar, Bağdat Caddesi'ni tutmuş, çalakamçı ilerliyor. - Sermet Muhtar Alus
-
Para toplamı ...-e varmak, değeri olmak
Aldığım şeyler bin lira tuttu.
-
Uğramak
Vapur İzmir'i tutmayacakmış.
-
Herhangi bir durumda bulundurmak
Seksen bir yaşında da olsa çalışmak insanı zinde tutuyor. - Haldun Taner
-
Varsaymak, farz etmek
Haydi tutalım babasının bir günahı vardı, çekti. - Memduh Şevket Esendal
-
Hedef olarak almak
Taşa tutmak.
-
Alacağa veya vereceğe saymak
On bin lirayı borcunuza tuttum.
-
Yaklaştırmak
Biraz toz olsa mendilini burnuna tutar. - Abdülhak Şinasi Hisar
-
Kullanmak
Yaşmak tutmak. Ustura tutmak.
-
Bağlamak
Sütler kaymak tutar tutmaz ordayım. - Bekir Sıtkı Erdoğan
-
Beklenen sonucu vermek
Toprağa atılan her tohum bir ümittir. Tohum ya tutar ya tutmaz. Ya yeşerir ya yeşermez. - Şevket Rado
-
İş görebilmek
Eli ayağı tutsun, açlıktan ölmesin, yeterdi ona. - Tarık Buğra
-
Sürmek, zaman almak
Bu iş iki saat tuttu.
-
Yapışarak veya sokularak çıkmaz olmak
Boya tutmadı. Çivi iyi tuttu.
-
Bir şeyi kullanması için uzatmak
Kucaklaşma sahanlıkta başlar ve ayakkabılarını çıkarıp karısının tuttuğu terliklerini giyene kadar Serdar'ın kolları boynunda kalır. - Tarık Buğra
-
Sunmak
Konuklara şeker tutmak.
- İşgal etmek
-
İzlemek
Tepeden inince Değirmendere'ye hâkim bir iz tutacaksınız. - Refik Halit Karay
-
Bırakmamak
Baba sesini çıkarmadı hatta öksürüğünü bile galiba tuttu. - Peyami Safa
-
Sarmak, bürümek
Hey başları duman tutmuş dağlar, hey! - Halk türküsü
-
Asılmak, kuvvetlice sarılmak
Üç kişi tutarlarmış da onu pencerenin önünden çekemezlermiş. - Peyami Safa
-
Bir kimsenin yerini almak
Bak azizim, dedim, ben senin yerini tutamam. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
- Otobüs, vapur, uçak vb. hasta etmek
-
Herhangi bir durumda kalmasını sağlamak
Kapıyı açık tutmayın.
- Bir yerde kalmasını sağlamak
-
Bir sanat eseri geniş ilgi görmek
Eğer piyes tutar da alkışlanırsa bir yazara yakışacak bir kıyafet giymeliydim. - Cahit Uçuk
-
Biriktirmek, tasarruf etmek
Sen metelik tutuyorsun gibi geliyor bana. Ay başına kadar bana ödünç versene. - Memduh Şevket Esendal
- Askerlikte, bankacılıkta durdurmak, blokaj
-
Başlamak
Kadınların başında gördüğünüz bürümcükten, iç çamaşırlarından tutunuz da entarilik kaba pamuklulara kadar hepsi Osmanlı malı idi. - Falih Rıfkı Atay
-
Bir şey düşünmek
Herkes aklından bir sayı tutsun.
- Takım oyunlarında karşı takımdaki bir oyuncuyu yakından izlemek, markaja almak
Ata Sözleri ve Deyimler
- tut kelin perçeminden
- tut ki
- tuttuğu altın olsun
- tuttuğu dal elinde kalmak
- tuttuğunu koparmak
Birleşik Kelimeler: tutçek, vurtut, çultutmaz, yantutmaz
AKTUTMA
- Albümin işeme
OKUTMA
-
Okutmak işi
Ertesi gün onu okutmaya başlayacağını, adam edeceğini müjdeledi. - Halide Edip Adıvar
UNUTMA
-
Unutmak durumu
Realiteler o kadar korkunçtu ki onları unutmaya ve gizlemeye imkân yoktu. - Mehmet Kaplan
ULUTMA
- Ulutmak işi
YUTMA
-
Yutmak işi
Ne bulursam yutmaya mecbur kalıyordum, zayıflamış, sersemlemiş, neşesizleşmiştim. - Refik Halit Karay
KOKUTMA
- Kokutmak işi
KURUTMA
- Kurutmak işi
Birleşik Kelimeler: kurutma kabı, kurutma kâğıdı, kurutma makinesi, ambarda kurutma
MUTMAİN (Kelime Kökeni: Arapça muṭmaʾin)
- İnanmış, gönlü kanmış, emin olan
Ata Sözleri ve Deyimler
- mutmain olmak
OKUTMAK
-
Okumasını, öğrenim görmesini sağlamak
Babamın beni büyük kentte okutacak parası olmadığı için öğretmen olmuştum. - Nezihe Meriç
-
Okuma işini yaptırmak
Kumandan paşaya bu akşam şiir okutmak istiyoruz. - Falih Rıfkı Atay
-
Ders vermek, bir konu üzerinde yetiştirmek
Lisede İngilizce okutuyor.
-
Satarak elinden çıkarmak
Bana iki sandık çay verdi. Bunları al okut, dedi. - Sait Faik Abasıyanık
OKUTMAN
- Üniversitede yabancı dil, Türkçe ve inkılap tarihi gibi ortak, zorunlu dersleri öğretmek için görevlendirilen, uygulamalı çalışmaları yöneten öğretim elemanı, lektör
UNUTMAK
-
Aklında kalmamak, hatırlamamak
Biz şimdi Evliya'nın hayalhanesinden aktardığı tatları unutmadan gerçeklere dönelim. - Aydın Boysan
- Bir şeyi dalgınlıkla bir yerde bırakmak
-
Bir şeyi yapamaz duruma gelmek
Onu da bilirdim eskiden memleketteyken amma sonradan unuttum. - Osman Cemal Kaygılı
-
Bağışlamak
Onun yersiz davranışlarını çoktan unuttum.
-
Gereken önemi vermemek, üstünde durmamak
İçinde kabaran sevinçten vücudunun berelerini unutarak uyudu. - Halide Edip Adıvar
-
Hatırdan, gönülden çıkarmak
İyiliğini de ölünceye kadar unutmam. - Memduh Şevket Esendal
Birleşik Kelimeler: unutmabeni