İçinde Urm Bulunan Kelimeler

İçinde URM olan 188 kelime bulunuyor. İçerisinde URM geçen kelimeler ve kelime anlamları.

15 Harfli Kelimeler

SORUŞTURMACILIK28

14 Harfli Kelimeler

ÇABALAYADURMAK25

13 Harfli Kelimeler

DONDURMACILIK25, ÇABALAYADURMA24, BEKLEYEDURMAK21

12 Harfli Kelimeler

BAŞVURDURMAK28, SORUŞTURMACI24, UYDURMACILIK24, BEKLEYEDURMA20

11 Harfli Kelimeler

BAŞVURDURMA27, SARIĞIBURMA25, GOCUNDURMAK24, KOVUŞTURMAK24, SAVUŞTURMAK24, KAVUŞTURMAK23, UYDURMASYON22, KOŞUŞTURMAK21, BURUŞTURMAK20, BULUŞTURMAK20, BULUNDURMAK19, DOKUNDURMAK19, GENELKURMAY19, SOKUŞTURMAK19, SORUŞTURMAK19, KOKUŞTURMAK18, KONUŞTURMAK18, TOKUŞTURMAK18, TUTUŞTURMAK18, TUTTURMALIK15

10 Harfli Kelimeler

GOCUNDURMA23, KOVUŞTURMA23, OVUŞTURMAK23, SAVUŞTURMA23, KAVUŞTURMA22, AVUNDURMAK21, DONDURMACI21, KOŞUŞTURMA20, BURUŞTURMA19, BULUŞTURMA19, KAVURMALIK19, UYUŞTURMAK19, BULUNDURMA18, DOKUNDURMA18, OTURMUŞLUK18, SOKUŞTURMA18, SORUŞTURMA18, YUTTURMACA18, KOKUŞTURMA17, KONUŞTURMA17
Tümünü Gör

9 Harfli Kelimeler

BOĞDURMAK23, DOĞDURMAK23, BAŞVURMAK22, OVUŞTURMA22, KAVURMACI21, SOĞURMALI21, AVUNDURMA20, KOVDURMAK20, UYDURMACI20, VURDURMAK20, BOZDURMAK19, UYDURMACA19, BUYDURMAK18, KAVURMALI18, UYUŞTURMA18, COŞTURMAK18, SOYDURMAK17, YUMDURMAK17, AÇADURMAK16, BURDURMAK16
Tümünü Gör

8 Harfli Kelimeler

BOĞDURMA22, DOĞDURMA22, BAŞVURMA21, DOĞURMAK20, YOĞURMAK20, KOVDURMA19, KAVURM19, OVDURMAK19, SOĞURMAK19, VURDURMA19, BOZDURMA18, BUYDURMA17, SAVURMAK17, COŞTURMA17, KAVURMAK16, SOYDURMA16, YUMDURMA16, AÇADURMA15, BURDURMA15, BUYURMAK15
Tümünü Gör

7 Harfli Kelimeler

DOĞURMA19, YOĞURMA19, OVDURMA18, SOĞURMA18, SAVURMA16, VURMALI16, KAVURMA15, BUYURMA14, DOYURMA14, DUYURMA14, OYDURMA14, OTURM14, UYDURMA14, UÇURMAK13, UMDURMA13, KURMACA12, KUDURMA12, ONDURMA12, OLDURMA12, SOMURMA12
Tümünü Gör

6 Harfli Kelimeler

VURMAK14, UÇURMA12, BURMAK10, DURMAK10, KURMAY10, OSURMA10, OTURMA9, KURMAK8

5 Harfli Kelimeler

VURMA13, GURME11, HURMA11, BURMA9, DURMA9, KURMA7

KURMA

[isim]

  • Kurmak işi

[sıfat]

  • Prefabrik

    Kurma ev.

Birleşik Kelimeler: yeniden kurma

KURMAK

[-i]

  • Bir şeyi oluşturan parçaları birleştirerek bütün durumuna getirmek, monte etmek

    Geniş çöl ufukları arasında çadırlarımızı kurduk. - Falih Rıfkı Atay

  • Hazırlamak

    Kurduğu sofraya, yaptığı salataya git de bak! - Refik Halit Karay

  • Yaylı, zemberekli şeylerde yayı veya zembereği germek

    Çocukça bir sevinçle kurduğun çalar saatleri çalıp duruyor. - Haldun Taner

  • Gereken şartları hazırlayıp kendi kendine olmaya bırakmak

    Turşu kurmak.

  • Etkisi ve önemi geniş şeyler meydana getirmek, tesis etmek

    Dünyanın en büyük imparatorluklarını kuran kimlerdi? - Orhan Seyfi Orhon

  • Yapmak, inşa etmek

    Çirkin yapıları örtecek güzel yapılar kuralım. - Nurullah Ataç

  • Yapmak, oluşturmak

[ticaret]

  • Ortaklık sağlamak
  • Belli bir işte beraber çalışacak kimseleri belirlemek

    Teşkilatı ilçede sevilip sayılan bir avukat kurmuştu. - Tarık Buğra

  • Bir araya getirmek, toplamak

    Divan kurmak.

  • Düşünmek

    Yalnız hayalle geçiniyorum, ben yalnız hayal kuruyorum. - Sait Faik Abasıyanık

  • Aklına koymak

    O gitmeyi bir kez kurdu mu artık durmaz.

  • Zihinde büyütmek

    Bayram Ağa, uşakların söylediklerini kurdukça kurdu. - Halide Edip Adıvar

  • Sağlamak, oluşturmak

    Dostluk kurmak. İlişki kurmak.

[mecaz]

  • Bir kimseyi dedikodu veya telkinlerle başkasına karşı öfkelendirmek

OTURMA

[isim]

  • Oturmak işi

    Bu saat, kendimi bildim bileli sofraya oturma saatimizdir. - Yusuf Ziya Ortaç

  • Kısa süre için konukluğa gitme

    Yemeğini yedikten sonra gece Vehbi dedeye oturmaya gitti. - Halide Edip Adıvar

Birleşik Kelimeler: oturma belgesi, oturma duvarı, oturma grevi, oturma grubu, oturma izni, oturma mobilyası, oturma odası

BURMA

[isim]

  • Burmak işi

    Ani bir diş ağrısı gibi, manevi bir sancı ruhumu burmaya başladı. - Hüseyin Cahit Yalçın

  • Sarığıburma
  • Burularak yapılmış altın bilezik

[sıfat]

  • Burulmuş, burularak yapılmış, kıvrılmış

    Yoksa ben hiç de aptal, tutsak ruhlu, herhangi maskara herifin burma bıyıklarına hayran olan dişilerden değilim. - Halide Edip Adıvar

  • Hadım etme, iğdiş etme

[halk ağzında]

  • Musluk

[halk ağzında]

  • Eğrilmek için bükülmüş yün

[halk ağzında]

  • Yaşken burularak kurutulan ot

    Arabacılık, sararsın burmayı, çalarsın kamçıyı, haylarsın hayvanı geçer gidersin. - Ahmet Rasim

[halk ağzında]

  • Kuru incir

Birleşik Kelimeler: sarığıburma

DURMA

[isim]

  • Durmak işi

    Bu rakkasın durmasına hiçbirimiz alışık değilizdir bu evde, o hep aynı ahenkle sallanmalı. - Ahmet Muhip Dranas

BURMAK

[-i]

  • Bir şeyi iki ucundan tutup ekseni etrafında ters yönlere çevirerek bükmek

    Bazı sıkı zamanlarda öyle olur ki sırtımdan çıkan gömleği elimde burup sıktığım zaman, tekneden çıkmış çamaşır gibi zırıl zırıl su akar. - Reşat Nuri Güntekin

  • İğdiş etmek
  • Ağza kekre tat vermek

    Bu ayva ağzımı burdu.

  • Mide, bağırsak sancımak
  • Acıtmak

DURMAK

[nesnesiz]

  • Hareketsiz durumda olmak

    Motorlu su taşıtlarından biri de kanal rıhtımının tam bizim önümüze düşen bir noktasında demir atmış duruyordu. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • İşlemez olmak, çalışmamak

    Bileğimdeki saat durmuş. - Aka Gündüz

  • Bir yerde bir süre oyalanmak, eğlenmek, eğleşmek, tevakkuf etmek

    Yolda nerede çeşme gördümse durdum, elimi yüzümü yıkadım, su içtim. - Necati Cumalı

  • Dinmek, kesilmek

    Yağmur durdu.

  • Varlığını sürdürmek

    Türklerin yüzlerce yıl önceki kitabeleri hâlâ duruyor.

  • Var olmak

    Bu kadar dersim dururken sinemaya nasıl gideyim?

  • Beklemek, dikilmek

    Oturacak değil, ayakta duracak yer yok. - Reşat Nuri Güntekin

  • Yaşamak

    Anneannen duruyor mu?

  • Birisinin malı olarak bulunmak veya o malla ilişkisi olmak

    Yazlık eviniz hâlâ duruyor mu?

  • Kalmak

    Artık çok durmamış, yanındaki hanımla birlikte balodan çıkmış. - Mahmut Yesari

  • Bir yerde olmak veya bulunmak

    Aspirin getirmeyeceğini adı gibi biliyordu çünkü çekmecesinde dokunulmamış bir kutu duruyordu. - Tarık Buğra

  • Belli bir durumda, bir görevde bulunmak

    Her gelişimde ben de maçları seyreder, kaleci dururdum. - Haldun Taner

  • Ara vermek

    Sabahtan beri hiç durmadım.

  • Bir konuyla çok ilgilenmek, üstüne düşmek

[yardımcı fiil]

  • Kök veya gövdeleri sonuna -a (-e) zarf-fiil eki almış fiillere gelerek süreklilik bildiren birleşik fiiller oluşturur: Çalışadurmak, bakadurmak, getiredurmak, yiyedurmak gibi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dur! (veya durun!)
  • durdu durdu, turnayı gözünden vurdu
  • durduğu yerde (veya durduk yerde)
  • dur durak (veya dur dinlen veya dur otur) yok

Birleşik Kelimeler: duran top, durmuş oturmuş, dursuz duraksız, durup dinlenmeden, durup durup, durup dururken, süreduran

KURMAY

[isim]

[askerlik]

  • Harp akademilerine girerek eğitimlerini başarıyla bitirmiş subay, erkânıharp

[sıfat]

  • Kurmaylık yetkisi ve niteliği olan (subay)

    Bir de erkek kardeşleri varmış, bir kurmay binbaşı. - Memduh Şevket Esendal

Birleşik Kelimeler: kurmay başkanı, genelkurmay

OSURMA

[isim]

  • Osurmak işi

GURME (Kelime Kökeni: Fransızca gourmet)

[sıfat]

  • Tatbilir

    Değme gurmelere taş çıkartacak kadar bilgili ve deneyimlidir. - Ahmet Ümit

HURMA (Kelime Kökeni: Farsça ḫurmā)

[isim]

  • Hurma ağacı
  • Bu ağacın tatlı meyvesi

Birleşik Kelimeler: hurma ağacı, hurma tatlısı, balçık hurması, Hint hurması, Japon hurması, Trabzon hurması

KURMACA

[sıfat]

  • Olmadığı hâlde varmış gibi tasarlanmış, kurgulanmış

    Yalnızca bir romandır ve bütün romanlar gibi kurmacadır. - Selim İleri

[isim]

  • Tasarlanmış olay

    Şimdi şunu merak ediyorum, kurmacanın serpildiği gerçek, bir aşama sonra yine kurmacayı besliyor mu? - Tomris Uyar

KUDURMA

[isim]

  • Kudurmak işi

ONDURMA

[isim]

  • Ondurmak işi

OLDURMA

[isim]

  • Oldurmak işi veya durumu