İçinde Ula Bulunan 7 Harfli Kelimeler

İçerisinde ULA olan 7 harfli 23 kelime bulunuyor. İçinde ULA olan 7 karakterli kelime listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Ula ile başlayan 7 harfli kelimeler. ula ile biten 7 harfli kelimeler. İçinde olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

ULAYICI15, BULAMAÇ14, BULANIŞ14, BULAŞIK14, BULAŞMA14, MUŞMULA14, AGULAMA13, SPATULA13, KULAKÇI12, ULAŞMAK12, BULAMAK11, BULANIK11, BULANTI11, BULATMA11, BULANMA11, MAMULAT10, SULATMA10, SULAMAK10, SULANMA10, SULANTI10, ULULAMA10, KULAKLI9, ULANMAK9

KULAKLI

[sıfat]

  • Kulağı herhangi bir biçimde olan

    Küçük kulaklı.

  • Kulağa benzer çıkıntısı olan

[isim]

  • Sapının ucunda kulak biçiminde iki geniş çatalı bulunan bir tür yatağan

[isim]

  • İki tarafında tutulacak yeri olan yayvan tava, tencere, kazan vb

Birleşik Kelimeler: kulaklı somun, kalem kulaklı, uzun kulaklı, yelken kulaklı

ULANMAK

[nesnesiz]

  • Ulama işi yapılmak

    Birbirine ulanan koridorlar boyunca yürüyorum. - İnci Aral

MAMULAT (Kelime Kökeni: Arapça maʿmūlāt)

[isim]

  • Yapılmış şeyler

SULATMA

[isim]

  • Sulatmak işi

SULAMAK

[-i]

  • Toprak, bitki, hayvan vb.ne su vermek

    Babası çiçekleri suluyor ve öksürüyordu. - Peyami Safa

  • Hayvana su vermek, suvarmak

[argo]

  • Para ödemek, vermek, harcamak

    Sabah sabah beş milyon lirayı suladık.

SULANMA

[isim]

  • Sulanmak işi

    Ahlak daima gübrelenmeye, sulanmaya muhtaç bir fidana benzer. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

  • Bazı nesnelerin, havanın nemini soğurarak çözünme özelliği

SULANTI

[isim]

  • Sulanma, cinsel isteği gösterme, asılma

    Ben erkek kalmak isterim, sulantı bana düşer ama beceremiyorum, odasından da ayrılamıyorum. - Memduh Şevket Esendal

ULULAMA

[isim]

  • Ululamak işi

BULAMAK

[-e]

[-i]

  • Bir nesnenin her yanını bir şeye değdirerek üstünü onunla kaplamak, bir nesneyi başka bir maddeye batırmak

    Balığı una bulamak.

BULANIK

[sıfat]

  • Bulanmış olan, duru olmayan

    Koltuğuna oturdu, Haliç'in bulanık sularına daldı. - Falih Rıfkı Atay

  • Bulutlu, kapalı (hava)
  • Açık seçik görünmeyen, net olmayan

    Bulanık görüntü.

  • Donuk, anlamsız, fersiz (bakış)

    Dimdik oturuyor, bulanık ve ıslak gözlerle ona bakıyordu. - Peyami Safa

[mecaz]

  • Niteliği tam anlaşılmayan

    İzmir-Bursa yolculuğundan dönüşümde ben böyle bulanık bir politika havası içinde bulmuştum. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[zarf]

  • Bulanmış, duru olmayan bir biçimde

    Bir musluğu açtığınız zaman bile su, evvela bulanık gelir. - Necip Fazıl Kısakürek

Birleşik Kelimeler: boz bulanık

[isim]

  • Muş iline bağlı ilçelerden biri

BULANTI

[isim]

  • Midede duyulan ve insana kusacak gibi bir duygu veren durum

    Bu öneri ile karşılaştığım zaman duyduğum mide bulantısını şimdi bile duyuyorum. - Adalet Ağaoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bulantı vermek

Birleşik Kelimeler: gönül bulantısı, iç bulantısı

BULATMA

[isim]

  • Bulatmak işi

BULANMA

[isim]

  • Bulanmak işi

KULAKÇI

[isim]

  • Kulak, burun, boğaz hekimi

ULAŞMAK

[-e]

  • Varmak, gelmek

    Doğudan batıya kadar ulaşmış bir zafer bestesi dinliyorum. - Refik Halit Karay

  • Elde etmek, erişmek
  • Yetişmek
  • Birbirine katılmak, dökülmek

    Nehirler denizlere ulaşıyor.