[-i]

• Özel bir koku kazandırmak

  Köy güneşlerinin ısıttığı, kokulandırdığı döşeğimi arıyorum. - Nazım Hikmet

[nesnesiz]

• Burkulma ihtimali veya imkânı bulunmak

[isim]

• Olağanüstülük

[-i]

[hukuk]

• Devlet veya kamu tüzel kişilerce, kamu yararı gerektiğinde kişinin hukukunu da koruyarak karşılığını peşin ödemek koşuluyla taşınmazların sahiplerinden izin alınmaksızın yasal yollarla tamamını veya bir kısmını almak, devletleştirmek, istimlak etmek, özelleştirmek karşıtı

[isim]

• Mutlulandırmak işi

[nesnesiz]

• Sulandırma işi yapılmak

[isim]

[hayvan bilimi]

• Yarım kanatlılardan, pis kokulu, kan emici böcekler topluluğu

[nesnesiz]

• Bulanık olmak

[nesnesiz]

• Bulandırma işi yapılmak

[-i]

• Tabu durumuna getirmek

[isim]

• Arzulayabilmek işi

[nesnesiz]

• Bulaştırma işine konu olmak

[isim]

• Kuşkulandırmak işi, şüphelendirme

  Öte taraftan da ileri fikirlerim kasaba eşrafını kuşkulandırmaya başlamıştı. - Reşat Nuri Güntekin

[-i]

• Koyu duruma getirmek

[isim]

• Meşrulaştırmak işi