[isim]

• Aynı cinsten bütün varlıkların veya nesnelerin temel özelliklerini büyük ölçüde kendinde toplayan örnek

  Aynı yaşta, aynı tipte, aynı kuvvette iki güreşçi. - Burhan Felek

• Tür, çeşit

[sıfat]

[mecaz]

• İlgi çekici, değişik (kimse)

  Ne tip adam.

[edebiyat]

• Hikâye, roman, tiyatro gibi uzun anlatıma dayalı edebî eserlerde kişi kadrosu içinde yer alan ve belli bir düşüncenin, topluluğun zihniyetini ve ideolojinin temsilciliğini yüklenen kişi

  Batılılaşmanın yanlış anlaşılmasını sergileyen tip: Bihruz Bey.

[tiyatro]

• Kendine özgü kişiliği olmayan, genellikle bilinen kalıplardaki insanları gösteren oyun kişisi

[isim]

• Kar fırtınası

  Onuncu gün tipi bastırınca adamların elleri aşırı soğuk nedeniyle madenî eşyalara yapışmaya başladı. - İhsan Oktay Anar

[isim]

• Yazman

  Bir müddet sonra Talat Bey'in hususi kalemine kâtip oldum. - Falih Rıfkı Atay

[sıfat]

• Bir kimseyi veya nesneyi niteleyen, karakteristik

  Pek tipik ve âdeta alametifarikalı bir kadını bulmak zor değildir. - Refik Halit Karay

• Çok özgün olan

[isim]

• Kurşundan dökülmüş harflerin bir araya getirilmesiyle yapılan bir baskı türü

[isim]

• Uygun bir sıraya, düzene koyma, sıralama

• Düzenleniş, sıralanış biçimi, kombinasyon

  Mutfağın yeni tertibi güzel olmuş.

• Düzenleme

  Bu zat, propagandayı tertip ve idareye memur imiş. - Atatürk

[tıp]

• Doktorun hastaya verdiği ilaç düzeni

• Dizgi

[mecaz]

• Hile, düzen, komplo

[askerlik]

• Askere alınma dönemi

Ata Sözleri ve Deyimler

• tertibe düşürmek
• tertip etmek
• tertip olunmak

[sıfat]

• Kar fırtınalı

  İstanbul'un tipili bir gününde öğle yemeğine çıkmış. - Yusuf Ziya Ortaç

[isim]

• Kök örnek

[isim]

[tıp]

• Diş plağının dişin yüzeyine tutunmasını engelleyen madde

[isim]

• Sevimsizlik, soğukluk, iticilik

[ruh bilimi]

• Karşıt duygu

  Bunlar da çoğu insanda nedense aşağılık kompleksi ve antipati yaratır. - Haldun Taner

Ata Sözleri ve Deyimler

• antipati duymak

[isim]

• Basımcılıkta harfleri satır olarak dizen ve döken dizgi makinesi

[isim]

• Sekreterlik, yazmanlık, kitabet

  Zaten nasıl oldu da Fakir Komitesi kâtipliğine girebildiniz. - Nazım Hikmet

[sıfat]

• Düzenli, derli toplu, yerli yerinde

  Bereket ki burada her şey tertipli idi. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

• Dağınıklıktan hoşlanmayan, düzenli (kimse)

[zarf]

• Düzenli, derli toplu bir biçimde

[mecaz]

• Önceden düzenlenmiş, hazırlanmış

[isim]

• Yarı saydam durumdaki kâğıt üzerinde fotoğraf negatifleri elde etme yöntemi

[isim]

• Basımevinde harfleri dizen ve satırları blok durumunda döken dizgi makinesi