[sıfat]

• Terlemiş olan

  O günkü gibi terli değil, ateşli değil. - Tarık Buğra

[isim]

• Genellikle ev içinde giyilen, deri, naylon vb. şeylerden yapılan, arkası açık, hafif ve türlü biçimlerde ayak giysisi

  Bu sıcak mevsimde tozlu ve yün terliklerini sürüyerek gidiyor. - Refik Halit Karay

[halk ağzında]

• Beyaz patiskadan dikilen veya yünden örülen takke, başlık

  Kenarları dört parmak yağ bağlamış fesinin eski terlikten hiç farkı kalmamış. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[isim]

• Yüz peniden oluşan İngiliz para birimi, paunt

[isim]

• Noterin görevi veya makamı

• Noter

[sıfat]

• Terlik biçiminde olan

[isim]

[hayvan bilimi]

• Bütün kirpiklilerden, durgun ve kirli sularda yaşayan, yassı gövdeli, bir hücreli hayvan (Paramaecium)

[sıfat]

• Bir işi yapma gücünü sağlayan özel bilgisi olan, kifayetli, ehliyetli

• Bir görevi, işlevi yerine getirme gücü olan, etkisi olan

• Gereksinimlere cevap veren, ihtiyaçları karşılayan

  Yeterli çadırları var mı? - Mahmut Yesari

Ata Sözleri ve Deyimler

• yeterli olmak

[sıfat]

• Herhangi bir karakteri olan

• Karakteri sağlam olan

[isim]

• Yeterlilik

[isim]

• Terlik yapan veya satan kimse

[isim]

• Sekreterin görevi, yazmanlık, kâtiplik

• Bir veya daha çok sekreterin çalıştığı yer, büro

[isim]

• Yeterli olma durumu, yeterlik

• Bir işi yapma gücünü sağlayan özel bilgi, ehliyet, yeterlik

• Görevini yerine getirme gücü, kifayet, yeterlik

[isim]

• Terlik yapma veya satma işi

  Kalaycılık, kasaplık, terlikçilik gibi sanatlar melezlerin elindedir. - Falih Rıfkı Atay

[isim]

• Gangster olma durumu

  Yasalar gangsterliği önler.

[sıfat]

• Köfter yapmak için ayrılan (üzüm veya şıra)