[isim]

• Terlemek işi

  Yüreğinin acısını duyuyordu. Sıkıntı basmış, terlemeye başlamıştı. İzin istedi. - Yusuf Ziya Bahadınlı

[bitki bilimi]

• Yaprakların gözeneklerinden buhar biçiminde su kaybetmeleri

[isim]

• Eterlemek işi

[nesnesiz]

• Ter çıkarmak, ter dökmek

• İçindeki suyu ter biçiminde sızdırmak

  Testi terliyor.

• Bir şeyin üzerinde buhar olarak yoğunlaşmak

  Camlar terledi.

[mecaz]

• Bir iş yaparken yorulmak veya o işi çok emek harcayarak güçlükle başarmak

  Bir saat yorularak, terleyerek boğuştuktan sonra her şey bitmiş oldu. - Memduh Şevket Esendal

[-i]

[tıp]

• Eter buharı koklatarak anestezi yapmak

[isim]

• Neşterlemek işi

[-i]

• Neşterle kesmek

[mecaz]

• Üzüntü verecek bir durumu veya sorunu hatırlatmak, deşmek

  Cemiyetin böyle üstü kapalı işleyen yaralarını açıp da neşterlemelidir. - Ömer Seyfettin