[isim]

[eskimiş]

• Evlerin veya dükkânların yüksekçe yerinde bulunan raf

• Başlık veya şapkanın öndeki çıkıntılı bölümü, terek

  Şapkamın tereği düz / Var onda ayla yıldız - Halk türküsü

[isim]

[hukuk]

• Miras

  Hâlâ eski zenginliğinin hasedini üstüne çeker ve eski terekelerinin veraset vergilerini öder. - Burhan Felek

[sıfat]

• Ortak

  İnsanlar müşterek tecrübeleri taşıdıkları için birbirlerinin ne dediklerini anlayabilirler. - İsmet Özel

• Birlikte

  Bu işte her ikiniz de müştereksiniz.

• Ortaklaşa, el birliğiyle yapılan veya hazırlanan

  Müşterek idare.

[isim]

[eskimiş]

• Birkaç şeyin bileşmesinden oluşma, bileşme

Ata Sözleri ve Deyimler

• terekküp etmek

[zarf]

• Ortaklaşa

  Eğer o razı olmazsa masrafı müştereken veririz. - Memduh Şevket Esendal