[sıfat]

• Özünde laterit bulunduran

[sıfat]

[teklifsiz konuşmada]

• Hafif ve hoppa

  Sade biraz terelellidir ama ziyanı yok. - Reşat Nuri Güntekin

[-i]

[tıp]

• Eter buharı koklatarak anestezi yapmak

[sıfat]

• İlgi çekici, ilginç

  Evet, şimdi çok enteresan bir noktaya geldik. - Necip Fazıl Kısakürek

[isim]

[tarih]

• Osmanlı Devleti'nde deniz subayı ve eri

  Kocasına hem esmer diye hem de tersaneli diye varmıştır. - Haldun Taner

[isim]

[hayvan bilimi]

• Akkarıncalar

[-i]

• Terlemesine sebep olmak

[mecaz]

• Sıkıntıya düşürmek, çokça yormak

  Bu iş beni terletti.

[isim]

• Terebentin

[sıfat]

• Testere biçiminde dişleri olan

  Testereli bıçak.

[sıfat]

• Demokratik hak ve özgürlüklerin baskı altında tutulduğu, bütün yetkilerin bir elde veya küçük bir yönetici grubunun elinde toplandığı demokratik olmayan (devlet düzeni), bütüncül

[isim]

• Edebiyat

  Bu olgu, tiyatro literatürümüze bir fıkra olarak geçmiştir. - Adalet Ağaoğlu

• Kaynak

  Alman subaylarıyla ilerlettiği Almancası ile askerî literatürü günü gününe takip eder. - Haldun Taner

[-i]

• Bir kimseye gönül kırıcı, sert söz söylemek veya gönül kırıcı davranmak, azarlamak

  Kaç defa tersledim yine uslanmadı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[-e]

• Hayvanlar pislemek

[nesnesiz]

[halk ağzında]

• Geri dönmek, rücu etmek

• Hiddetlenmek, aksilik etmek

[isim]

• Terslenmek işi

[isim]

• Sekileme