İçinde Takı Bulunan Kelimeler

İçinde TAKI olan 30 kelime bulunuyor. İçerisinde TAKI geçen kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Takı kelimesinin anlamı nedir? Takı ile başlayan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

11 Harfli Kelimeler

TAKIMYILDIZ22,

TAKILGANLIK17, TAKIŞTIRMAK17, TAKIRDATMAK15

10 Harfli Kelimeler

TAKINTISIZ17, TAKINAKSIZ16, TAKIŞTIRMA16, AYAKTAKIMI15, TAKIRDAMAK14, TAKIRDATMA14

9 Harfli Kelimeler

TAKIRDAMA13, TAKINTILI12, TAKINAKLI11

8 Harfli Kelimeler

TAKILGAN13, TAKIŞMAK13, BİRTAKIM12, TAKIMADA12, TAMTAKIR10, TAKILMAK10, TAKINMAK10

7 Harfli Kelimeler

TAKIŞMA12, TAKILIŞ12, TAKINTI9, TAKINMA9, TAKILMA9, TAKIRTI9, TAKINAK8

6 Harfli Kelimeler

TAKILI8

5 Harfli Kelimeler

TAKIM7

4 Harfli Kelimeler

TAKI5

TAKI

[isim]

  • Çoğunlukla evlenen veya nişanlanan birine armağan olarak verilen küpe, bilezik, yüzük, zincir gibi şeylerin tümü
  • Kadınların ziynet eşyası, asım takım

    Abuk sabukluktan bir çizgi yaratan giysileri, ilginç takılarıyla çağdaş bir efsaneydi. - Murathan Mungan

[dil bilgisi]

  • Adın başka bir kelime ile ilgi kurmak üzere aldığı durum eki

    Türkçede -i, -e, -de, -den, -in ekleri birer takıdır.

[dil bilgisi]

  • Cümleler ile kelimeler arasında ilişki kurmaya yarayan kelimeler

    Türkçede ile, göre birer takıdır.

TAKIM

[isim]

  • Bir işte veya bir yerde kullanılan eşya ve aletlerin tamamı, ekipman
  • Meslek, davranış, durum vb. yönlerden birbirine uyan kimselerin oluşturduğu topluluk

    Memur takımından olduğumuzdan böyle evlerde oturamazdık, daha doğrusu alışkın değildik. - Muzaffer İzgü

  • Görev bakımından birbirini tamamlayan kimselerin topluluğu, grup, ekip, trup

    Orta oyunu takımı.

  • Birbirini tamamlayan şeylerin tümü
  • Sigara ağızlığı
  • Takım elbise
  • Hayvanlarda yemek borusu, akciğer ve karaciğere genel olarak verilen ad
  • Aşağılayıcı ve küçümseyici anlamda topluluk

    Anlaşıldı, Sabit Bey ağabey takımı, Sinekli Bakkal Sokağı'ndan geçerken artık sağa sola bakmaz, kimseye omuz vurmaz oldu. - Halide Edip Adıvar

[askerlik]

  • Bölüğü oluşturan birliklerden her biri

    Bu binayı merkez taburundan bir takım bekleyecek. - Ömer Seyfettin

[biyoloji]

  • Canlıların bölümlendirilmesinde familya ile sınıf arasında yer alan, yakın benzerlikler gösteren organizmaların oluşturduğu birlik

[sinema]

[televizyon]

  • Bir filmin çevriminde görüntüleri alma, aydınlatma, ses alma gibi belli başlı çalışmaları yapmak için gerekli en küçük teknikçiler topluluğu

[spor]

  • Bir oyunda sahaya çıkan belli kuruluşlara bağlı oyuncular topluluğundan her biri

[spor]

  • Birlikte oynayan, kazanmak için birlikte çalışan sporcu topluluğu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • takım tutmak
  • takım yapmak

Birleşik Kelimeler: takımada, takım elbise, takım erki, takım oyunu, takım takım, takım taklavat, takımyıldız, alt takım, asım takım, birtakım, bu takım, millî takım, ayaktakımı, banyo takımı, beyin takımı, caz takımı, çamaşır takımı, çatal bıçak takımı, çay takımı, çengi takımı, gemi takımı, hamam takımı, kahve takımı, kapak takımı, kaymak takımı, koltuk takımı, koşum takımı, lamekân takımı, makyaj takımı, mehter takımı, olta takımı, satranç takımı, sayaç takımı, saz takımı, servis takımı, sıfat takımı, sofra takımı, sonuç takımı, tamir takımı, tuvalet takımı, uyku takımı, yatak takımı, yazı takımı, yemek takımı, iniş takımları

TAKINAK

[isim]

[ruh bilimi]

  • Bilince takılarak korku ve bunalım yaratan, kişinin çabalarına karşın kurtulamadığı düşünce

TAKILI

[sıfat]

  • Takılmış, tutturulmuş, asılmış

Ata Sözleri ve Deyimler

  • takılı kalmak

TAKINTI

[isim]

  • Bir durum ve sorunla ilişkisi olan başka durum veya sorun

    Uykum kaçınca aklım bir şeye takılır ve o takıntıyı savuşturuncaya kadar gözüme uyku girmez. - Burhan Felek

  • Bütünlemeye kalınan ders
  • Küçük, önemsiz borç

[ruh bilimi]

  • Bir şeye hastalık derecesinde düşkünlük, obsesyon

    Sözünü ettiğim takıntı bana rahmetli babamdan miras kaldı. - Ahmet Ümit

[argo]

  • İlişki kurulan kimse

TAKINMA

[isim]

  • Takınmak işi

    Kitaba aldığım bu yazılar, gerçekte siyasal kavgamın gelişme sürecinde önemli bir tavır takınmayı vurgulamaktadır. - Attila İlhan

TAKILMA

[isim]

  • Takılmak işi

    Sonradan kapının kaldırılıp yerine takılması için yetmiş kişinin çalışması icap etti. - Necip Fazıl Kısakürek

TAKIRTI

[isim]

  • Bir şeyin çıkardığı kuru ve sert ses

    Yüksek ökçelerin takırtısından evin en üst katının da kımıldadığını duyardık. - Ömer Seyfettin

TAMTAKIR

[sıfat]

  • İçinde bulunması gereken şeylerden hiçbiri bulunmayan, bomboş

    Bir zamanlar hazinemiz tamtakırdı, sıçan düşse başı yarılırdı. - Talât Halman

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tamtakır kuru (veya kırmızı) bakır
  • tamtakır olmak

TAKILMAK

[nesnesiz]

  • Takma işi yapılmak

    O gece üst katla bizim odayı birleştiren merdivenin üstüne koca kapak takıldı. - Ayla Kutlu

[-e]

  • Bir yere iliştikten veya dokunduktan sonra oradan kurtulamamak

    Önünü çok iyi göremeyen hayvanın ayağı bir taşa takıldı. - Osman Cemal Kaygılı

[-e]

  • Engelle karşılaşıp geçici olarak işlemez duruma gelmek

    İğne bir müddetten beri plağın bozuk yerine takılmış, ha babam ha, bir melodiyi tekrar edip duruyordu. - Haldun Taner

[-e]

  • Bir yerde bir süre kalmak, oyalanmak

    Yolda bir arkadaşına takıldı.

[-e]

[mecaz]

  • Olumsuz veya aksayan, eksik bir yanını görerek üstünde durmak

    Son günlerde bir de usta sözüne takılır oldum. - Nezihe Meriç

[-e]

[mecaz]

  • Kızdırmak, üzmek, şaşırtmak amacıyla şaka yollu konuşmak

    İstasyon memuru onun şehre seyrek indiğini bildiğinden her seferinde takılır. - Haldun Taner

[-e]

[argo]

  • Biriyle, bir toplulukla sık sık birlikte olmak, onlara katılmak

[-e]

[argo]

  • Kahvehane, meyhane vb.ne sık sık gitmek, eğlenmek

[-e]

  • Birinin sürekli peşinden gitmek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • takılıp kalmak

TAKINMAK

[nesnesiz]

  • Kendine takmak

[-i]

[mecaz]

  • Bir nitelik veya durum almak

    Takındığı bu sıfatı boynundaki kravattan fazla mühimsediği de yoktu. - Falih Rıfkı Atay

TAKINAKLI

[sıfat]

  • Takınakları olan (kimse)

Birleşik Kelimeler: takınaklı davranış

TAKINTILI

[sıfat]

[ruh bilimi]

  • Takıntısı olan, obsesif

BİRTAKIM

[sıfat]

  • Kimi, bazı

    Bu adam birtakım nazari meseleleri çözmek için önceki geceden rüyaya yatmıştı. - İhsan Oktay Anar

TAKIMADA

[isim]

[coğrafya]

  • Birbirine yakın büyüklü küçüklü birkaç adanın tümü