[isim]

• Genellikle hamam vb. ıslak tabanlı yerlerde kullanılan, yüksek ökçeli, ağaçtan yapılmış bir tür ayak giysisi, nalın

  Bayramlarda ayağında takunya ile bayram yerlerine gittin. - Reşat Nuri Güntekin

[sıfat]

• Takunyası olan, nalınlı

  Başı yemenili, saçları iki örgü, ayağı takunyalı sarışın bir köylü kızı bana sordu. - Refik Halit Karay

[mecaz]

• Siyaseti dinî kurallara göre yapmak isteyen kimse

[isim]

• Takunyacılık işini yapan kimse, nalıncı

[sıfat]

• Takunyası olmayan, nalınsız

[zarf]

• Takunyası olmaksızın

  Daha dün Sülüklü'nün çamurları içinde takunyasız dolaşan herifi, geçen gün özel bir otomobilde gördüm. - Halide Edip Adıvar

[isim]

• Takunyacının işi veya mesleği, nalıncılık