İçinde Tak Bulunan 5 Harfli Kelimeler
İçerisinde TAK olan 5 harfli 22 kelime bulunuyor. İçinde TAK olan 5 karakterli kelime listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Tak ile başlayan 5 harfli kelimeler. tak ile biten 5 harfli kelimeler. İçinde olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
TAKVA11,
İNTAK (Kelime Kökeni: Arapça inṭāḳ)
- Konuşturma söyletme
- Kişileştirilen varlıklara, hayalî yaratıklara söz söyletme sanatı, dillendirme
Birleşik Kelimeler: teşhis ve intak
TAKTİ (Kelime Kökeni: Arapça taḳṭīʿ)
- Kesme, parçalama
- Aruz ölçüsünde bir dizeyi ölçünün parçalarına göre ayırma
Ata Sözleri ve Deyimler
- takti etmek
TAKLA
- Elleri yere koyduktan sonra ayakları kaldırıp vücudu üstten aşırtarak öne veya arkaya yapılan dönme hareketi
- Otomobil, kamyon vb. devrilip yuvarlanma
- Uçak, güvercin vb.nin uzunlamasına veya yanlamasına dönme hareketi
Ata Sözleri ve Deyimler
- takla atmak
- takla attırmak
Birleşik Kelimeler: takla böcekleri, tepetakla, yıldırım takla
TAKKE (Kelime Kökeni: Arapça ṭāḳiye)
-
İnce kumaştan dikilmiş veya ipten örülmüş, çoğunlukla yarım küre biçiminde başlık
Yatarken beyaz gecelik entarisini giyer ve başına da küçücük gecelik takkesini geçirirmiş. - Abdülhak Şinasi Hisar
- Yarım küre biçimindeki kubbenin üst bölümü
Ata Sözleri ve Deyimler
- takke düştü, kel göründü
TAKAT (Kelime Kökeni: Arapça ṭāḳat)
-
Bir şeyi yapabilme, başarabilme gücü, güç, hâl, derman, kuvvet
Hareket edebilecek ne vasıtamız ne takatimiz vardı. - Aka Gündüz
Ata Sözleri ve Deyimler
- takat getirmek
- takati kalmamak (veya kesilmek)
- takati yetmemek
Birleşik Kelimeler: takat sınırı
ORTAK
-
Birlikte iş yapan, ortaklaşa yararlarla birbirlerine bağlı kimselerden her biri, şerik, hissedar, partner
Bırakın, ortağıma bir telefon edeyim. - Haldun Taner
-
Birden çok kimse veya nesneyi ilgilendiren, onlara özgü olan, onların katılmasıyla oluşan, müşterek
Edebiyata şiirle başlamak, büyük küçük bütün yazarlarda görülen ortak bir yöndür. - Necati Cumalı
-
Kuma
Kendi üstüne bir ortağın getirilmesi Emeti'nin pek ziyade gücüne gitmişti. - Ercüment Ekrem Talu
Ata Sözleri ve Deyimler
- ortak (veya kuma) gemisi yürümüş, elti gemisi yürümemiş
- ortak etmek
- ortak olmak
Birleşik Kelimeler: ortak bölen, ortak çarpan, ortak dil, ortak fark, ortak gider, ortak hesap, ortak kat, ortak mülkiyet, ortak nesne, ortak ölçülmez sayılar, ortak özne, ortak payda, ortak tam bölen, ortak tümleç, ortak yapım, ortak yaşama, ortakyaşar, ortak yönetim, ortak yüklem, dert ortağı, çok ortaklı
TUTAK
-
Bir şeyin tutulacak yeri
Saban tutağı. Bıçak tutağı. Kılıç tutağı. Tüfek tutağı.
- Tutacak
- Kabza
- Maşa, kerpeten vb. araçların tutmaya yarayan kanatlarından her biri
- Rehine
- Ağrı iline bağlı ilçelerden biri
TAKSİ (Kelime Kökeni: Fransızca taxi)
-
Belirli bir ücret karşılığı yolcu taşıyan, taksimetresi olan otomobil
Taksi bir karışıklığın çıktığını görünce hemen gazlayıp uzaklaştı. - Çetin Altan
Ata Sözleri ve Deyimler
- taksi çevirmek
Birleşik Kelimeler: taksi dolmuş, taksimetre, radyo taksi
- Göçüm
TAKSA (Kelime Kökeni: Latince)
- Pulu yapıştırılmadan veya eksik yapıştırılarak gönderilen mektup için alıcının cezalı olarak ödediği posta ücreti
Birleşik Kelimeler: taksa pulu
TAKMA
- Takmak işi
- Gerçeğinin yerine konulan, eğreti, müstear
- Eksik bir organın yerini tutmak, bir organın sakatlığını örtmek amacıyla yapılan (organ veya parça), protez
Birleşik Kelimeler: takma ad, takma ayak, takma bacak, takma diş, takma isim, takma kirpik, takma kol, takma saç
TAKİM (Kelime Kökeni: Arapça taʿḳīm)
- Verimsiz duruma getirme, sonuçsuz bırakma, kısırlaştırma
- Mikrobundan arıtma
TAKAS (Kelime Kökeni: Arapça taḳāṣṣ)
- Değişim
- İki ülke arasında yapılan alışverişin karşılıklı olarak malla ödenmesi
Ata Sözleri ve Deyimler
- takas etmek
- takas tukas etmek
BATAK
-
Üzerine basıldığında çöken çamurlaşmış toprak
İnsan bu kumda, bir batakta gibi yürür, ayağını güç çeker, her adımda bir günlük yol zahmeti duyar. - Falih Rıfkı Atay
-
Kötü durum, içinden çıkılmaz iş
Bu bataktan kendini kurtarmaya çalıştıkça büsbütün saplandığını dehşetle görüyordu. - Reşat Nuri Güntekin
- Elde bulunan kâğıtlara göre o turda kaç adet el kazanacağı üzerine tahminde bulunup en az, tahmin ettiği kadar el kazanmaya dayalı bir iskambil oyunu
- Hayır gelmez, yarar sağlamaz, batmış
Ata Sözleri ve Deyimler
- batağa saplanmak
Birleşik Kelimeler: batakhane, karabatak
TAKIM
- Bir işte veya bir yerde kullanılan eşya ve aletlerin tamamı, ekipman
-
Meslek, davranış, durum vb. yönlerden birbirine uyan kimselerin oluşturduğu topluluk
Memur takımından olduğumuzdan böyle evlerde oturamazdık, daha doğrusu alışkın değildik. - Muzaffer İzgü
-
Görev bakımından birbirini tamamlayan kimselerin topluluğu, grup, ekip, trup
Orta oyunu takımı.
- Birbirini tamamlayan şeylerin tümü
- Sigara ağızlığı
- Takım elbise
- Hayvanlarda yemek borusu, akciğer ve karaciğere genel olarak verilen ad
-
Aşağılayıcı ve küçümseyici anlamda topluluk
Anlaşıldı, Sabit Bey ağabey takımı, Sinekli Bakkal Sokağı'ndan geçerken artık sağa sola bakmaz, kimseye omuz vurmaz oldu. - Halide Edip Adıvar
-
Bölüğü oluşturan birliklerden her biri
Bu binayı merkez taburundan bir takım bekleyecek. - Ömer Seyfettin
- Canlıların bölümlendirilmesinde familya ile sınıf arasında yer alan, yakın benzerlikler gösteren organizmaların oluşturduğu birlik
- Bir filmin çevriminde görüntüleri alma, aydınlatma, ses alma gibi belli başlı çalışmaları yapmak için gerekli en küçük teknikçiler topluluğu
- Bir oyunda sahaya çıkan belli kuruluşlara bağlı oyuncular topluluğundan her biri
- Birlikte oynayan, kazanmak için birlikte çalışan sporcu topluluğu
Ata Sözleri ve Deyimler
- takım tutmak
- takım yapmak
Birleşik Kelimeler: takımada, takım elbise, takım erki, takım oyunu, takım takım, takım taklavat, takımyıldız, alt takım, asım takım, birtakım, bu takım, millî takım, ayaktakımı, banyo takımı, beyin takımı, caz takımı, çamaşır takımı, çatal bıçak takımı, çay takımı, çengi takımı, gemi takımı, hamam takımı, kahve takımı, kapak takımı, kaymak takımı, koltuk takımı, koşum takımı, lamekân takımı, makyaj takımı, mehter takımı, olta takımı, satranç takımı, sayaç takımı, saz takımı, servis takımı, sıfat takımı, sofra takımı, sonuç takımı, tamir takımı, tuvalet takımı, uyku takımı, yatak takımı, yazı takımı, yemek takımı, iniş takımları
YATAK
-
Uyuma, dinlenme vb. amaçlarla üzerine veya içine yatılan eşya, döşek
Sabahleyin onu aynı güzellikte bulacağım ümidiyle yatağımdan fırladım. - Refik Halit Karay
- Yün, pamuk, kuş tüyü vb. maddelere kılıf geçirerek yapılan şilte
- Üzerine şilte konulan karyola, somya, kerevet vb
-
Irmak, çay, dere vb.nin, içinde aktıkları yer, akak, mecra
Meyveler kızarmadan dalı üstünde soldu / Irmak yatağı kumsal, kırlar dikenlik oldu - Faruk Nafiz Çamlıbel
-
Katmanlaşmış herhangi bir madde yığını
Çakıl yatağı.
-
Bir şeyin çok bulunduğu yer
Yeşil sarıklı evliya yataklarının huzurunda gibiyim. - Refik Halit Karay
- Maden veya fosil ocaklarında birbirini izleyen iki maden, taş veya kömür tabakası arasında uzanan damar
- Çanak biçimindeki bir havzada veya buna benzer bir oluşumda toplanmış petrol birikintisi
-
Gizli barınak veya bir suçluyu gizlice barındıran yer
Hırsız yatağı. Eşkıya yatağı.
-
Makinelerde hareketli bölümleri içine alan hareketli veya sabit parça
Namlu yatağı. Eksen yatağı.
- Fideleri gömmek için toprakta açılan çukur
- Turunçgilleri ve yumurta vb. ürünleri korumak üzere saman vb.nden yararlanılarak yapılan yer
- Katmanlı bir kaya bütününde maden filizi veya taş döküntüsünden oluşan çok ince tabaka
Ata Sözleri ve Deyimler
- yatağa (veya yataklara) düşmek
- yatağa bağlamak
- yatağa bağlanmak
- yatağa serilmek
- yatağına girmek
- yatağını ayırmak
- yatak çekmek
- yatak yapmak (veya sermek)
- yatak yorgan yatmak
Birleşik Kelimeler: yatak başlığı, yatak çarşafı, yatakhane, yatak liman, yatak limonu, yatak mobilya, yatak odası, yatak örtüsü, yatak takımı, yatak yarası, ağ yatak, bilyeli yatak, ikili yatak, metal yatak, dere yatağı, döl yatağı, gemi yatağı, hırsız yatağı, ızgara yatağı, maden yatağı, muylu yatağı, su yatağı, yer yatağı