[sıfat]

• Uluslararası

  Kaldı ki böyle bir hareket, milletlerarası hukuka taban tabana zıttı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[isim]

• İstikrarsız olma durumu, dengesizlik, kararsızlık

  Hemen bütün demokrasilerin başlıca gailesi olan hükûmet istikrarsızlığından İsviçre'de hiçbir alamet görülmemişti. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[-i]

• Sınırlamak, hudutlandırmak

[-i]

• Üreme organlarını ameliyatla döl veremez duruma getirmek, hadım etmek

[nesnesiz]

• Sıklaştırma işi yapılmak

[isim]

• Hoşgörüsüzlük

[-i]

• Basık duruma getirmek

  Hoca, öfkenin belki de nefretin basıklaştırdığı, ıslığa benzettiği bir sesle tekrarladı. - Tarık Buğra

[nesnesiz]

[dil bilgisi]

• Bir kelimede art damaktan çıkan bir ünsüz veya kalın bir ünlü ön damağa kayıp yumuşamak ve incelmek: Yana > yine, alma > elma gibi

[isim]

• Çağdaşlaştırma

[isim]

• Standartsız olma durumu

[isim]

• Örgütsüzlük

[sıfat]

• Uluslararasındaki ilişkileri benimseyen, uluslararasındaki ilişkilerden yana olan, milletlerarasıcı, beynelmilelci, enternasyonalci, enternasyonalist

[-i]

• Arsız bir duruma getirmek, arsızlaşmasına yol açmak

[nesnesiz]

• Anlamsız duruma gelmek

[nesnesiz]

• İmkânsız bir duruma gelmek, olanaksızlaşmak