İçinde Sme Bulunan Kelimeler
İçinde SME olan 36 kelime bulunuyor. İçerisinde SME geçen kelimeler ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Sme ile biten kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
14 Harfli Kelimeler
ESMERLEŞTİRMEK20
13 Harfli Kelimeler
ESMERLEŞTİRME19
12 Harfli Kelimeler
KISMETSİZLİK19
11 Harfli Kelimeler
HARİMİİSMET18, ESMERLEŞMEK17
10 Harfli Kelimeler
BESMELESİZ18, ESMERLEŞME16
9 Harfli Kelimeler
KISMETSİZ16, AKÇAKESME14, ESMERİMSİ13, LÜKSMETRE13, RESMETMEK12
8 Harfli Kelimeler
İSMETSİZ14, KISMETLİ11, RESMETME11, ESMERLİK10, KESMELİK10
7 Harfli Kelimeler
ESMERCE12, KESMECE12, BESMELE11, İSMETLİ9
6 Harfli Kelimeler
SÜSMEK11, CİSMEN11, KÜSMEK10, KISMEN9, KISMET9, KESMEK8, RESMEN8
5 Harfli Kelimeler
SÜSME10, KÜSME9, ESMEK7,
4 Harfli Kelimeler
ESME6
ESME
-
Esmek işi
Meltemin esmeye başladığı güneyden yavaş yavaş rüzgârsız ölü dalgalar sallana sallana gelmeye koyuldu. - Halikarnas Balıkçısı
ESMEK
-
Hava bir yönden bir yöne akmak, rüzgâr olmak
İki üç günden beri sert bir kış rüzgârı esiyor. - Ahmet Haşim
-
Yapılması önce düşünülmüş olmayan veya beklenmeyen bir şeyi yapmaya birdenbire karar vermek
Bu yolculuk size nereden esti?
Ata Sözleri ve Deyimler
- esip gürlemek
ESMER (Kelime Kökeni: Arapça esmer)
- Siyaha çalan buğday rengi
-
Kurşuni renk
Sazlı köyü ayaklandığı zaman gökyüzü daha esmerdi ve ayaz insanın yüzünü ısırıyordu. - Tarık Buğra
-
Bu renkte olan
Esmer yüzünün hafifçe kızardığını, gözlerinin garip bir ışıkla yanmaya başladığını görüyoruz. - Esat Mahmut Karakurt
-
Teni ve saçları karaya çalan, koyu buğday rengi olan (kimse), yağız
Bir düğün dansında ayaklarının pırıltısını seyrettiği esmer kızla evlendi. - Halikarnas Balıkçısı
Ata Sözleri ve Deyimler
- esmere al bağla, karşısına geç ağla
Birleşik Kelimeler: esmer amber, esmer buğday, esmer küf, esmer küfler, esmer su yosunları, esmer şeker, esmer un, barut esmeri
İSMEN (Kelime Kökeni: Arapça ismen)
-
Adını belirterek, adını söyleyerek, adını vererek
Memuriyetlerinin marufiyeti icabıyla birbirini ismen tanımamaları mümkün değildi. - Hüseyin Rahmi Gürpınar
İSMET (Kelime Kökeni: Arapça ʿiṣmet)
- Ahlak kurallarına bağlı kalma durumu, sililik
-
Dürüstlük, temizlik
Çocukluğunun ismet ve samimiliğine dayanan bu hatırayı eskisi gibi benliğinin bir köşesinde uykuya yatırmıştı. - Osman Cemal Kaygılı
Birleşik Kelimeler: harimiismet
KESME
-
Kesmek işi
Bir dönem, içkiyi haftalarca tamamen kesmeyi başardığım için, ondan sonra içtiğim her kadeh, bir adım gerilemek demekti. - Elif Şafak
- Teneke, sac vb.ni kesmek için kullanılan makas
-
Küp biçiminde veya köşeli olarak kesilmiş olan
Dört tarafı kesme billur kapaklı bir eski saat. - Refik Halit Karay
-
Kesin, değişmez, maktu
Kesme fiyat.
- Kesme işareti
- Nazımda veya nesirde, bir cümleyi sonu anlaşılacak biçimde yarım bırakma sanatı, kat
- Kıyılarımızda yaygın olarak bulunan, yuvarlak tepeli, 5 metre kadar boylu, her dem yeşil, yaprakları küçük ve kenarları testere dişli, çiçekleri yeşilimsi beyaz renkli olan bir süs ağacı, akçakesme (Phillyrea latifolia)
- Çizgisel iki doğru parçası ve bir eğri yayı ile sınırlanan düzlem yüzeyi
- İki çekimin birbirine doğrudan doğruya bağlanmasından, iki ayrı çekimin birbirini izlemesinden doğan durum
- Lokum
Birleşik Kelimeler: kesme imi, kesme işareti, kesme kaya, kesme şeker, kesme taş, akçakesme, daire kesmesi
KESMEK
-
Bıçak, makas vb. bir araçla bir şeyi ikiye ayırmak, parçalamak, doğramak
İpi kesmek.
-
Dibinden ayırmak
Ağaçları kesmek. Dalları kesmek.
-
Düzgün parçalara ayırmak
Eti kesmek. Patatesi kesmek.
-
Kesici bir araçla yaralamak
Nasıl sol elimle sağ elimi kesip biçeceğim? - Reşat Nuri Güntekin
-
Ucunu almak
Saç kesmek. Tırnak kesmek.
-
Hayvanın başını gövdesinden ayırmak, boğazlamak
Koyun kesmek. Tavuk kesmek.
-
Son vermek, gidermek
Bu ilaç baş ağrısını keser.
-
Ara vermek
Bu üç zavallı bizden rahatsız oldular ve derslerini keserek çekildiler. - Memduh Şevket Esendal
-
Bir şeyden yoksun bırakmak, vermemek
Yardımı kestiler. Ücreti ödemeyince telefonu kestiler.
-
Akımı durdurmak
Şimdi belediye ile anlaşamayan müteşebbis cereyanı kesmiş. - Sait Faik Abasıyanık
-
Belirtmek, kararlaştırmak
Gününü daha kesmedik.
-
Verilecek şeyin bir bölümünü alıkoyup vermemek
Ücretinden beş lira kesmişler.
- Para basmak
-
Azaltmak, güçleştirmek
Rüzgâr geminin yolunu kesiyor.
- İskambil kâğıtlarında destenin üzerinden bir bölümünü kaldırıp öte yana koymak
-
Geçişi önlemek
Yolu kesmek.
-
Susmak
Kes artık yeter!
- Hasta organı ameliyatla almak
-
Bölmek, ayırmak
Bulvarı kesen küçük sokaklardan biri.
- Yazıyı, filmi kısaltmak
- Uydurmak, yalan söylemek
-
Rüzgâr, soğuk vb. çok etkili olmak
Rüzgâr yüzümü kesiyor.
-
Birini yermek, kötülemek
Hiç değil beni kesmeden edemez o. - Orhan Kemal
- Karşı cinsten birisini sürekli olarak süzmek, dikkatli bir biçimde bakmak
- Vahşice öldürmek
- Oyuncuyu takım kadrosuna almamak
Ata Sözleri ve Deyimler
- kesip atmak
- kesip biçmek
- kes parmağını çık pazara, merhem buyuran çok olur
- kestiği tırnak olamamak
Birleşik Kelimeler: kesyap, kesyapıştır, ateşkes
RESMEN (Kelime Kökeni: Arapça resmen)
-
Devlet adına, devletçe, resmî olarak
Bu, resmen harp ilan olunmaksızın savaş kapısını açmak demekti. - Necip Fazıl Kısakürek
-
Kanuna, yönteme uygun olarak, yöntemince
Memlekete hareketten önce resmen sefarete müracaat ettim. - Nazım Hikmet
-
Kesinlikle, açıkça, kesin olarak
Resmen çöpün içinde yaşıyoruz. - Elif Şafak
İSMETLİ
-
Ahlak kurallarına bağlı, ismet sahibi
Onun lepiska saçlarını en ismetli kadın başında taşıyabilirdi. - Mithat Cemal Kuntay
- Dürüst olan
KISMEN (Kelime Kökeni: Arapça ḳismen)
-
Bazı bakımdan, bazı yönden
Kısmen haklısınız.
-
Bütün değil, bir bölüm olarak
Eşyayı kısmen gönderdim.
KISMET (Kelime Kökeni: Arapça ḳismet)
- Tanrı'nın her kişiye uygun gördüğü yaşama durumu, nasip
-
Evlenme talihi
Aslında kendi de şimdiye kadar bütün kısmetleri tepti. - Halide Edip Adıvar
- Olayların kötü sonuçlarını tevekkülle karşılama durumu
- Talih, kader, şans
-
`Şimdiden belli değil, ya olur ya olmaz` anlamlarında bir seslenme sözü
Yarın gelecek misiniz? -Kısmet!
Ata Sözleri ve Deyimler
- kısmet (veya kısmeti) çıkmak
- kısmet (veya kısmetini) beklemek
- kısmet gökten zembille inmez
- kısmeti açılmak
- kısmeti ayağına (kadar) gelmek
- kısmeti bağlanmak
- kısmeti kapanmak
- kısmeti kesilmek
- kısmetinde ne varsa kaşığında o çıkar
- kısmetine mâni olmak
- kısmetini ayağıyla tepmek
- kısmetini bağlamak
- kısmet ise gelir Hint'ten Yemen'den, kısmet değilse ne gelir elden?
- kısmet olmak
Birleşik Kelimeler: kısmet ağacı, kısmet kapısı
KÜSME
- Küsmek işi
ESMERLİK
-
Esmer olma durumu
Su hep akıyor, toprak her an biraz daha koyulaşarak esmerliğini buluyordu. - Tarık Buğra
KESMELİK
- Kesme taş çıkarılan ocak
KÜSMEK
- Darılmak
-
Görevini yerine getirememek
Yemek zamanı geçerse mide küser.
-
Gelişememek, büyüyememek
Ağaç yerini sevmedi, küstü.
- Bir madde, herhangi bir sebeple istenilen niteliğini yitirmek
Birleşik Kelimeler: küstüm otu, eltieltiyeküstü