İçinde Sm Bulunan 5 Harfli Kelimeler
İçerisinde SM olan 5 harfli 21 kelime bulunuyor. İçinde SM olan 5 karakterli kelime listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Sm ile başlayan 5 harfli kelimeler. İçinde olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
PUSMA12,
ASMAK
-
Bir şeyi aşağıya sarkacak bir biçimde bir yere iliştirip sarkıtmak
Lambayı tam pencerenin karşısına astı. - Sait Faik Abasıyanık
- Üzerine takınmak, kuşanmak
- Bir kimseyi boğazından ip vb. geçirip sallandırarak öldürmek, idam etmek
-
Gitmek zorunda olunan bir yere özürsüz gitmemek
Ben inek için oymalarımı bıraktım, dikiş makinesini tamir etmedim, mektebi astım. - Nazım Hikmet
- Görevi olan bir işi özürsüz yapmamak
Ata Sözleri ve Deyimler
- asıp kesmek
- astığı astık, kestiği kestik
ESMEK
-
Hava bir yönden bir yöne akmak, rüzgâr olmak
İki üç günden beri sert bir kış rüzgârı esiyor. - Ahmet Haşim
-
Yapılması önce düşünülmüş olmayan veya beklenmeyen bir şeyi yapmaya birdenbire karar vermek
Bu yolculuk size nereden esti?
Ata Sözleri ve Deyimler
- esip gürlemek
ESMER (Kelime Kökeni: Arapça esmer)
- Siyaha çalan buğday rengi
-
Kurşuni renk
Sazlı köyü ayaklandığı zaman gökyüzü daha esmerdi ve ayaz insanın yüzünü ısırıyordu. - Tarık Buğra
-
Bu renkte olan
Esmer yüzünün hafifçe kızardığını, gözlerinin garip bir ışıkla yanmaya başladığını görüyoruz. - Esat Mahmut Karakurt
-
Teni ve saçları karaya çalan, koyu buğday rengi olan (kimse), yağız
Bir düğün dansında ayaklarının pırıltısını seyrettiği esmer kızla evlendi. - Halikarnas Balıkçısı
Ata Sözleri ve Deyimler
- esmere al bağla, karşısına geç ağla
Birleşik Kelimeler: esmer amber, esmer buğday, esmer küf, esmer küfler, esmer su yosunları, esmer şeker, esmer un, barut esmeri
İSMEN (Kelime Kökeni: Arapça ismen)
-
Adını belirterek, adını söyleyerek, adını vererek
Memuriyetlerinin marufiyeti icabıyla birbirini ismen tanımamaları mümkün değildi. - Hüseyin Rahmi Gürpınar
İSMET (Kelime Kökeni: Arapça ʿiṣmet)
- Ahlak kurallarına bağlı kalma durumu, sililik
-
Dürüstlük, temizlik
Çocukluğunun ismet ve samimiliğine dayanan bu hatırayı eskisi gibi benliğinin bir köşesinde uykuya yatırmıştı. - Osman Cemal Kaygılı
Birleşik Kelimeler: harimiismet
KASMA
- Kasmak işi
KESME
-
Kesmek işi
Bir dönem, içkiyi haftalarca tamamen kesmeyi başardığım için, ondan sonra içtiğim her kadeh, bir adım gerilemek demekti. - Elif Şafak
- Teneke, sac vb.ni kesmek için kullanılan makas
-
Küp biçiminde veya köşeli olarak kesilmiş olan
Dört tarafı kesme billur kapaklı bir eski saat. - Refik Halit Karay
-
Kesin, değişmez, maktu
Kesme fiyat.
- Kesme işareti
- Nazımda veya nesirde, bir cümleyi sonu anlaşılacak biçimde yarım bırakma sanatı, kat
- Kıyılarımızda yaygın olarak bulunan, yuvarlak tepeli, 5 metre kadar boylu, her dem yeşil, yaprakları küçük ve kenarları testere dişli, çiçekleri yeşilimsi beyaz renkli olan bir süs ağacı, akçakesme (Phillyrea latifolia)
- Çizgisel iki doğru parçası ve bir eğri yayı ile sınırlanan düzlem yüzeyi
- İki çekimin birbirine doğrudan doğruya bağlanmasından, iki ayrı çekimin birbirini izlemesinden doğan durum
- Lokum
Birleşik Kelimeler: kesme imi, kesme işareti, kesme kaya, kesme şeker, kesme taş, akçakesme, daire kesmesi
RESMÎ (Kelime Kökeni: Arapça resmī)
-
Devletin olan, devlete ait, devletle ilgili, özel karşıtı
Bulunduğumuz yer resmî bir dairenin bürosudur. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
-
Devletin öngördüğü yöntemlere uygun olarak yapılan, formel
Resmî muamele. Resmî müracaat.
-
Samimi olmayan, teklifli, ciddi
Kâmuran hemen hemen resmî tavırla hafifçe eğildi. - Reşat Nuri Güntekin
Birleşik Kelimeler: resmî bayram, resmî dil, resmî elbise, resmî giysi, resmî nikâh, yarı resmî
TASMA
-
Bazı hayvanların boynuna takılan, bu hayvanları bir yere bağlamaya, çekip götürmeye yarayan kemer biçiminde bağ
Bir adam yanaştı, tasmasından tuttuğu güzel bir koyunu gösterdi. - Burhan Felek
- Nalın ve terliğin ayağı tutan üstteki meşin bölümü
KISMA
- Kısmak işi
Birleşik Kelimeler: kısma ad
KISMİ (Kelime Kökeni: Arapça ḳismī)
- Bir şeyin yalnız bir bölümünü içine alan, tikel
Birleşik Kelimeler: kısmi felç, kısmi seçim
KUSMA
-
Kusmak işi, istifra
Bütün bir gece onun başını kucağımda yatırarak ikide bir kusmasına yardım ediyordum. - Asaf Halet Çelebi
- Üzerine bir boya uygulandığında alttaki rengin üste çıkması
BASMA
-
Basmak işi
Eşyanın üstüne çıkıp basmaya, üstünde zıplamaya başladık. - Ayla Kutlu
- Gazete, dergi, kitap vb. bası ile hazırlanmış yazılı şeyler, matbua
- İskambil kâğıdı ile oynanan bir oyun
-
Üzerinde bası ile yapılmış renkli biçimler bulunan pamuklu kumaş
O güne kadar bir okka üzüm, bir arşın basma almamış idim. - Memduh Şevket Esendal
-
Bu kumaştan yapılan
Üzerine basma bir elbise ile örme bir ceket giymişti. - Peyami Safa
- Yerin alçalmasıyla bu yeri örten deniz sularının yükselmesi, çekilme karşıtı
- Basılmış, matbu
- Gübre, tezek
Birleşik Kelimeler: basmahane, basma kalıbı, basmakalıp, basmayazı, akbasma, albasma, emme basma tulumba, para basma, taban basma, deniz basması, kırk basması, taş basması
KÜSME
- Küsmek işi
MESMU (Kelime Kökeni: Arapça mesmūʿ)
- İşitilmiş, duyulmuş olan