[isim]

[hayvan bilimi]

• Aslan

Ata Sözleri ve Deyimler

• arslanın adı çıkmış, çakallar baş keser

[isim]

• Bir şeyi, bir sanat veya edebiyat eserini ana çizgileriyle, türlü bölümleriyle belirten ön çalışma

  Evet, diye devam ettim, hikâyen henüz taslak hâlinde. - Refik Halit Karay

• Eskiz

[mecaz]

• Usta olmadığı hâlde kendini ustaymış gibi göstermeye çalışan kimse

[isim]

• Eslemek işi

[sıfat]

• İslam diniyle ilgili olan

• İslama uygun olan

[isim]

• İslemek işi

[isim]

• Kars ilinden olan kimse

[isim]

• Belli bir eğitim ile kazanılan, sistemli bilgi ve becerilere dayalı, insanlara yararlı mal üretmek, hizmet vermek ve karşılığında para kazanmak için yapılan, kuralları belirlenmiş iş

  Araya giren yıllar zarfında meslekten kopunca eski arkadaşlarıyla ünsiyeti de kopmuştu. - Osman Aysu

• Uğraş

[felsefe]

• Öğreti

[felsefe]

• Dizge

[eskimiş]

• Çığır, okul, ekol

  Edebî meslekler.

Ata Sözleri ve Deyimler

• mesleğinin eri (veya erbabı) olmak
• meslek edinmek

[isim]

[eskimiş]

• Sürekli su akan boru

  İlerideki maslaktan su doldurmaya giden simsiyah bir zenci kızının yakasından asıldı. - Osman Cemal Kaygılı

• Boruları aşırı basınçtan korumak amacıyla su yolu üzerinde yapılan içi su dolu hazne

• Büyük yalak

[isim]

• Her tür sesli belgenin saklandığı yer

[isim]

[eskimiş]

• Üçe çıkarma, üçleme

[din bilgisi]

• Hristiyanlıkta Tanrı, İsa ve Kutsal Ruh'un aynı kişi olmaları inancı, üçleme

[isim]

• Bir şeyi sahibine verme

• Emanet alınan bir şeyi sahibine geri verme

• Bırakma, devretme, terk etme

  Şehrin teslimi sırasında çok kan döküldü.

[ünlem]

• Teslim ol veya teslim oluyorum sözü

[mecaz]

• Gerçek olduğunu kabul etme, doğrulama

[müzik]

• Fasıl müziğinde peşrevin ve saz semaisinin her hanesi sonunda tekrarlanan parça

Ata Sözleri ve Deyimler

• teslim almak
• teslim bayrağı çekmek
• teslim etmek
• teslim olmak

[isim]

[eskimiş]

• Temel, esas

[isim]

[halk ağzında]

• Besleme, hizmetçi, ahretlik

[sıfat]

• Köklü, geniş ölçüde etkili, güzel, doğru

  Büyüdüğü vakit de kendisine esaslı bir şey söylenmemiş. - Necip Fazıl Kısakürek

• Kuvvetli, etkili

  Annesi ona bağırırken babası da esaslı bir şamar indirdi. - Elif Şafak

[zarf]

• Köklü, etkili, güzel bir biçimde, doğru olarak

  Konuyu esaslı öğrendi mi?

[isim]

• Islamak işi