İçinde Salt Bulunan Kelimeler

İçinde SALT olan 19 kelime bulunuyor. İçerisinde SALT geçen kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Salt kelimesinin anlamı nedir? Salt ile başlayan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

13 Harfli Kelimeler

SALTANATÇILIK19

12 Harfli Kelimeler

KISALTTIRMAK16

11 Harfli Kelimeler

SALTANATSIZ17, KISALTTIRMA15, KISALTILMAK15

10 Harfli Kelimeler

SALTANATÇI15, KISALTILMA14, KISALTMALI14, SALTANATLI12

9 Harfli Kelimeler

SALTÇILIK15, KISALTMAK12

8 Harfli Kelimeler

KISALT14, KISALTIM12, KISALTMA11, SALTANAT9

6 Harfli Kelimeler

SALTIK8

5 Harfli Kelimeler

SALTO7, SALTA6

4 Harfli Kelimeler

SALT5

SALT

[sıfat]

  • İçinde yabancı bir öge bulunmayan, mutlak

    Çelişkileri salt geleneklerin, törenin, eğitimin bir sonucu saymışızdır. - Adalet Ağaoğlu

[felsefe]

  • İçine, kendisine yabancı hiçbir şey karışmamış, arı

[zarf]

  • Yalnızca

    Sanat adına konuşmakta kendinde hak gören, her konuştuğunu da salt doğrudur diye karşısındakine kabullendirmek isteyen kimseler sardı etrafımızı. - Necati Cumalı

Birleşik Kelimeler: salt çoğunluk, salt değer, salt nem, salt sıcaklık, salt sıfır

SALTA (Kelime Kökeni: İtalyanca salto)

[isim]

  • Köpeğin arka ayakları üzerine ayağa kalkması

Ata Sözleri ve Deyimler

  • salta durmak

[isim]

[denizcilik]

  • Gergin duran bir halatı biraz koyuverme işi

[isim]

[eskimiş]

  • Yakasız, iliksiz, kolları bolca bir tür kısa ceket

    Saltasını omzuna attı. Dışarıya çıktı. - Ömer Seyfettin

SALTO (Kelime Kökeni: İtalyanca salto)

[isim]

[spor]

  • Rakibin bedenini kollarıyla birlikte kavrayarak yana veya arkaya savurma, devirerek bastırma biçiminde uygulanan bir güreş oyunu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • salto atmak

SALTIK

[sıfat]

[felsefe]

  • Mutlak

[toplum bilimi]

  • Bağımsız, göreli olmayan ve kendi başına tam sayılan (bir olgunun niteliği)

SALTANAT (Kelime Kökeni: Arapça salṭanat)

[isim]

  • Bir ülkede hükümdarın, padişahın, sultanın egemen olması

    Bir medeniyetten öbürüne geçerken kaybolan şeylerin yanı başında gerçek saltanatlar da vardır. - Hasan Âli Yücel

[mecaz]

  • Bolluk ve zenginlik, gösterişli yaşayış

[mecaz]

  • Birinin bir işte, bir yerde bulunan kimseler üzerindeki egemenliği

Ata Sözleri ve Deyimler

  • saltanat sürmek

KISALTMA

[isim]

  • Kısaltmak işi, taksir
  • Kısaltılmış ad veya söz

    TDK, Türk Dil Kurumu adının kısaltmasıdır.

SALTANATLI

[sıfat]

  • Gösterişli, görkemli

    Saltanatlı bir üslubu vardı; yıldızlar, nişanlar içinde. - Yusuf Ziya Ortaç

KISALTMAK

[-i]

  • Kısa duruma getirmek

    Ben bu sözü biraz daha kısaltarak tekrar edeceğim. - Reşat Nuri Güntekin

  • Kısa gibi göstermek

    Bu giysi boyunu kısaltmış.

KISALTIM

[isim]

  • Kısaltma işi, taksir
  • Güzel sanatlarda perspektif sebebiyle bazı boyutları küçük görülen nesneleri, bu görünüşe uygun bir biçimde çizme yöntemi

KISALTILMA

[isim]

  • Kısaltılmak işi

KISALTMALI

[sıfat]

  • Kısaltılarak yapılan

Birleşik Kelimeler: kısaltmalı kelime

KISALTIŞ

[isim]

  • Kısaltma işi

KISALTTIRMA

[isim]

  • Kısalttırmak işi

KISALTILMAK

[nesnesiz]

  • Kısa duruma getirilmek

    Benim kısaltılan makale ile Zühtü'nün rötuştan geçen makalesini birleştirdiler. - Hüseyin Cahit Yalçın

SALTANATÇI

[isim]

  • Saltanat yanlısı olan kimse