[sıfat]

• Büyük ve geniş, sal gibi yayvan

  Sallı bir yapı.

[isim]

• Kutsal olma durumu, kutsiyet, mukaddeslik

  Galiba, verilen sözün kutsallığına inanmış bir neslin misyoner ruhlu üyelerinden biri de bendim. - Adalet Ağaoğlu

[isim]

[felsefe]

• Akla dayalı olanın niteliği, rasyonalite

• Bir amaca en etkin biçimde ulaştıracak araçları kullanmayı gerektiren tutum

[isim]

• Anıtsal olma durumu

• Görkemlilik

[isim]

• Kumsal olma durumu

[isim]

• Milliyet, millîlik

  Dilimizi, ulusallığımızı sen öğrettin bize. - Cahit Külebi

[isim]

• Uysal olma durumu

  İki derin ve çocuk gibi siyah gözleri, kalın tüylü kaşları altından uysallıkla bakıyor. - Halide Edip Adıvar

• Uysalca davranış

  Hemen göze çarpan bir kırıtkanlık ve uysallık vardı. - Falih Rıfkı Atay

[isim]

• Kalıtsal olma durumu

[isim]

• Tanrısal olma durumu, uluhiyet

[isim]

• Araçsal olma durumu

[isim]

• Olumsal olma durumu

[isim]

• Baysal olma durumu

[isim]

• Anlatımsal olma durumu

[isim]

• Olgusal olma durumu

[isim]

• Karalamacılık

  Onda fassallık yalnız sanatlaşmış değildir, geçim yolu da odur. - Falih Rıfkı Atay