[isim]

• Küçük çocuk

  İki yaşında bir sabi masumluğuyla annemin yanına gidecek ve dizlerine kapanacaktır. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[sıfat]

• Sinirli

  Bu sebepsiz ağrılar gibi onun her şeyi asabi mizacının belirtisi idi. - Tarık Buğra

• Sinirsel

[zarf]

• Sinirli bir biçimde

  Artık çok daha asabi çıkıyordu Gaba'nın sesi. - Nazım Hikmet

[sıfat]

• Yerinden oynamayan, yerini değiştirmeyen, durağan

• Gerçekliği tespit edilmiş, kanıtlanmış olan

  Bir amaç uğruna göze alınacak sıkıntı ve zorlukların sabit sembolleri işimize yaramayabilir. - İsmet Özel

[mecaz]

• Değişmeyen, hep aynı kalan, önceden ayarlanmış

  Sabit gelir.

Ata Sözleri ve Deyimler

• sabit olmak

[isim]

[matematik]

• Bir formülde geçen ve önceden belirlenmiş bulunan değişmez nicelik

[gök bilimi]

• Görünürde hareket etmeyen yıldız

[isim]

• Sinirlilik

[isim]

• Sabit olma durumu

  Fikirlerim gibi cisimlerimde de talimimde de sabitlik yok. Her şey değişiyor. - Ömer Seyfettin

[isim]

• Asabilmek işi

[isim]

[tıp]

• Sinir bilimi

• Sinir hastalıkları ile ilgili hastane bölümü

[-e]

[-i]

• Asma ihtimali veya imkânı bulunmak

• Asmaya gücü yetmek

[isim]

[eskimiş]

• Sinirlilik

  Bu cemiyetin mevcudiyeti ve faaliyeti ordu mensuplarının asabiyetini tahrik ediyordu. - Atatürk

[sıfat]

[eskimiş]

• Hesapçı

[isim]

• Basabilmek işi

[-e]

[-i]

• Basma ihtimali veya imkânı bulunmak

  Bunun fotoğrafını çekip bilmem kaç boya üstüne klişesini yaptırtıp basabilirsiniz. - Nazım Hikmet

• Basma becerisi bulunmak

[sıfat]

[eskimiş]

• Süreklilik gösteren

• Sözüne sadık, sözünü tutan ve yerine getiren

[isim]

• Asabileşmek işi