İçinde Rü Bulunan 10 Harfli Kelimeler

İçerisinde RÜ olan 10 harfli 78 kelime bulunuyor. İçinde olan 10 karakterli kelime listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Rü ile başlayan 10 harfli kelimeler. rü ile biten 10 harfli kelimeler. İçinde olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

HOŞGÖSÜZ36, SAĞGÖSÜZ36, ÖVÜNDÜ35, DÖVDÜLME31, GÖTÜMSÜZ31, VEZİRKÖP31, ÇÖZDÜLME29, ŞLÜLÜK29, GÖMÜLDÜK29, KÖPCÜLÜK29, ÖNGÖLMEK29, DÖNÜŞTÜM28, ŞÜLMEK28, ŞTÜRME28, GÖÇÜLMEK28, KÖSKÖTÜM28, LMEMİŞ27, VVETLİ27, ZGARGÜLÜ27, NÜRLÜK26, MCELİK26, NTÜLÜK26, LTÜSÜZ26, SÜPNTÜCÜ26, BÖLDÜLME25, DÖNDÜLME25, GÖTÜLMEK25, NTÜSEL25, MSETME25, KIZILYÖK25, KÇÜLÜK25, KÖPLENİŞ25, ÖMBİLLAH25, SÜRDÜMCÜ25, BÜZDÜLME24, ÇÖKTÜLME24, SÖNDÜLME24, YÜZDÜLME24, DALFÜNUN23, KÖTÜMLÜK23, KÖPLENME23, ÖLDÜLMEK23, PÜSÜKLÜK23, SÖMÜLMEK23, SEVENSİZ23, DÜŞÜLMEK22, ÖMCEKLER22, ZLEMEK22, ZLENME22, SÜPÜLMEK22, SEYSEFER22, MCÜLÜK22, ÜNSÜZLÜK22, LDEMEK21, ŞTÜRME21, TECBESİZ21, ÇÜTÜLMEK20, DALACEZE20, GÜMKLEME20, ZGARLAMA20, SÜNDÜLME20, NDÜRME20, KLEYİŞ20, BÜKTÜLME19, KLEMEK19, KLENME19, RÇALAR19, TÜLMEK19, MLEMEK18, KALBUSTÜ18, KLENİŞ18, DALEYTAM17, DASSELAM17, KLETME16, KLENME16, KLEMEK16, STKTÜREL15, TEBERKEN14

TEBERRÜKEN (Kelime Kökeni: Arapça teberruken)

[zarf]

[eskimiş]

  • Uğur sayarak, mutlu olsun diye

STRÜKTÜREL (Kelime Kökeni: Fransızca structural)

[sıfat]

  • Yapısal

SÜRÜKLETME

[isim]

  • Sürükletmek işi

SÜRÜKLENME

[isim]

  • Sürüklenmek işi

SÜRÜKLEMEK

[-i]

  • Bir şeyi yerden kaldırmadan iterek veya çekerek götürmek

    Prenses koluma girdi, sürüklercesine büfeye götürdü. - Aka Gündüz

  • Akarsu alıp götürmek

    Sakarya nehri kırılmış söğüt dallarını, saman çöplerini sürüklüyordu. - Attila İlhan

[mecaz]

  • İstekli olmayan birini bir yere götürmek, getirmek

    Seni bırakmam vallahi diyor ve bazen gittiği yerlere bile onu sürükleyip götürmek istiyordu. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[-e]

[-i]

[mecaz]

  • Bir kimseyi, bir işi yapmaya zorlamak

[-e]

[-i]

[mecaz]

  • Kötü bir duruma, sona doğru götürmek

    Hepimizi bu dipsiz denizin enginlerinde mahvolmaya sürükledin, dediler. - Ahmet Kabaklı

[-e]

[-i]

[mecaz]

  • İlgi uyandırarak bırakamayacak duruma getirmek, çok ilgilendirmek

    Benim çağdaşlarımdan kim bilir kaç bin genci bahtiyar rüyalara sürüklemiştir. - Yusuf Ziya Ortaç

DARÜLEYTAM (Kelime Kökeni: Arapça dār + eytām)

[isim]

[eskimiş]

  • Yetimlerin barındığı yer

    Hizmetçide bir darüleytam kız talebesi güzelliği vardı. - Sait Faik Abasıyanık

DAR

[sıfat]

  • İçine alacağı şeye oranla ölçüleri yetersiz olan, geniş ve bol karşıtı

    Bütün gece eski kentin dar sokaklarında dolaştım. - Adalet Ağaoğlu

  • Genişliği az veya yetersiz olan, ensiz, mikro

    Sahilleri kucaklayan tatlı meltemler, bu mahallenin dar sokaklarından geçmiyordu. - Suat Derviş

  • Az, elverişsiz, sınırlı

    Dar ve alıştığımız çerçeve içinden çıkmak bizi şaşırtacağı için onu istemeyiz. - Asaf Halet Çelebi

  • Sıkıntılı

    Dar bir gün gelmiş, birinden üç beş kuruş almışım, bundan ne çıkar? - Memduh Şevket Esendal

[mecaz]

  • Yetersiz

    Bazıları mefkûrenin enginliğini ve azametini tamamıyla kavrayamayacak derecede dardırlar. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[zarf]

  • Güçlükle, ucu ucuna, ancak

    En sonra, pek çok sıkılan çocukların zoru ile akşam altı postasına dar yetiştiler. - Memduh Şevket Esendal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dara boğmak
  • dara düşmek
  • dara gelmek
  • dara getirmek
  • darda bulunmak
  • darda kalmak
  • dar gelmek
  • dar kaçmak

Birleşik Kelimeler: dar açı, dar aralık, darboğaz, dar boğaz, dar darına, dar gelirli, dar görüşlü, dar hat, dar kafalı, dar paça, dar ünlü, dar vakit, dar zaman, dara dar, darı darına, gönlü dar, havsalası dar, içi dar, ufku dar, yüreği dar

[isim]

[eskimiş]

  • İdam mahkûmlarını asmak için dikilen direk

Birleşik Kelimeler: darağacı

[isim]

[eskimiş]

  • Yurt

[isim]

[eskimiş]

  • Ev

Birleşik Kelimeler: darıdünya, darülaceze, darülbedayi, darüleytam, darülfünun, darüşşifa

DÜRÜMLEMEK

[-i]

  • Dürüm biçiminde sarmak, kıvırmak

    Deri gibi sert, yayvan tandır ekmeğine alışmıştı; yer sofrasında bunu hem kaşık hem çatal yerine dürümleyerek kullanmayı beceriyordu. - Refik Halit Karay

KALBURÜSTÜ

[sıfat]

[mecaz]

  • Seçkin, sivrilmiş, önde gelen

    Beylerbeyi, eski Boğaziçi'nin en kalburüstü bürokratlarını barındıran güngörmüşlüğünün simgesi, bir köşesidir. - Haldun Taner

  • Değerli, güzel

    Bugün dahi kalburüstü üç dört oyunu hâlâ, başta Viyana ve Peşte olmak üzere, oynanır durur. - Haldun Taner

  • Başarılı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kalburüstü kalmak
  • kalburüstüne gelmek

SÜRÜKLENİŞ

[isim]

  • Sürüklenme işi

BÜKTÜRÜLME

[isim]

  • Büktürülmek işi

KÖRÜKLEMEK

[-i]

  • Körükle hava vermek

    Ateşi körükleyin.

[nesnesiz]

[mecaz]

  • Kızıştırmak, şiddetlendirmek

    Bana çatmaya yer arıyor, siz de gidip körüklüyorsunuz. - Memduh Şevket Esendal

[mecaz]

  • Çıkar sağlamak için kendini acındırmak, ajite etmek

[mecaz]

  • Harekete geçirmek, ajite etmek

KÖRÜKLENME

[isim]

  • Körüklenmek işi

YÜRÜRÇALAR

[isim]

  • Pille çalışan kulaklık aracılığıyla müzik dinlemeye yarayan, insanın üzerinde taşıyabileceği teyp

YÜRÜTÜLMEK

[-e]

[nesnesiz]

  • Yürütme işi yapılmak veya yürütme işine konu olmak