İçinde Rum Bulunan Kelimeler

İçinde RUM olan 91 kelime bulunuyor. İçerisinde RUM geçen kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Rum kelimesinin anlamı nedir? Rum ile başlayan kelimeler. Rum ile biten kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

14 Harfli Kelimeler

SORUMSUZLAŞMAK27, KURUMSALLAŞMAK22, KURUMLAŞTIRMAK22

13 Harfli Kelimeler

SORUMSUZLAŞMA26, KURUMLAŞTIRMA21, KURUMSALLAŞMA21

12 Harfli Kelimeler

BUHURUMERYEM25, UÇURUMLAŞMAK23, ERZURUMLULUK20, RUMLAŞTIRMAK19

11 Harfli Kelimeler

UÇURUMLAŞMA22, SORUMSUZLUK21, KURUMSUZLUK20, KORUMACILIK19, KURUMLAŞMAK18, RUMLAŞTIRMA18, YORUMLANMAK17, YORUMLATMAK17, KURUMLANMAK15

10 Harfli Kelimeler

SOĞRUMSAMA23, BULGURUMSU22, SORUMSUZCA22, YORUMCULUK20, DUYURUMLUK19, MAHRUMİYET19, ÇORUMLULUK18, BİLLURUMSU17, KURUMLANIŞ17, KURUMLAŞMA17, SORUMLULUK16, YORUMLAMAK16, YORUMLANMA16, YORUMLATMA16, MORUMTIRAK15, KURUMLANMA14

9 Harfli Kelimeler

HAMURUMSU19, MAHRUMLUK17, SÜREDURUM17, ERZURUMLU16, RUMLAŞMAK15, YORUMLAMA15, KOLOSTRUM14, KORUMALIK13, ANTİSERUM12

8 Harfli Kelimeler

RUMAYE20, SORUMSUZ17, KURUMSUZ16, SPEKTRUM15, ATIYORUM14, RUMLAŞMA14, KURUMSAL12, RUMELİLİ10

7 Harfli Kelimeler

YORUMCU16, DUYURUM15, DURUMCA15, ÇORUMLU14, RUMUZLU14, ERZURUM13, MORUMSU13, RUMENCE12, SORUMLU12, KURUMLU11, SORUMAK11, KURUMAK10, KORUMAK10, TARUMAR9

6 Harfli Kelimeler

ŞOVRUM18, YOĞRUM18, BODRUM13, MAHRUM13, UÇURUM13, OTURUM10, SORUMA10, KORUMA9, KURUMA9, RUMLUK9

5 Harfli Kelimeler

FORUM14, ÇORUM11, RUMUZ11, CORUM11, DORUM10, DURUM10, RUMCA10, YORUM10, RUMBA9, SORUM9, KURUM8, SERUM8, TORUM8

4 Harfli Kelimeler

RUMİ6

3 Harfli Kelimeler

RUM5

RUM (Kelime Kökeni: Arapça rūm)

[isim]

  • Müslüman ülkelerde oturan Yunan asıllı kimse

[tarih]

  • Doğu Roma İmparatorluğu sınırları içinde yaşayan, Roma yurttaşı haklarına sahip olan halk

[eskimiş]

  • Anadolu

Birleşik Kelimeler: Rum ateşi

RUMİ (Kelime Kökeni: Arapça rūmī)

[isim]

  • Anadolu Selçuklularının üsluplaştırdıkları filiz, yaprak ve hayvan motiflerinden oluşmuş dolaşık süsleme

[sıfat]

[tarih]

  • Anadolu ile ilgili, Anadolu'ya bağlı, Anadolu'da yaşayan

[eskimiş]

  • Bizans İmparatorluğu'na ve bu imparatorluğun egemenliği altındaki kimselere ilişkin

Birleşik Kelimeler: Rumi takvim

KURUM

[isim]

  • Bacalarda biriken kalın is

    Vapur dumanı ve baca kurumuyla kapkara olan saçlarımla yastığı kirletmek istemiyordum. - Halikarnas Balıkçısı

[isim]

[hukuk]

  • Evlilik, aile, ortaklık, mülkiyet gibi köklü bir yapıyı içeren, genellikle devletle ilişkisi olan yapı veya birlik, müessese

    Türk Dil Kurumu.

Birleşik Kelimeler: eğitim kurumu, kamu kurumu

[isim]

  • Kendini büyük ve önemli gösterme davranışı, büyüklenme, gösteriş, azamet, tekebbür

    Hikmet Bey'in kurum ve edası, her zamankinden belki yüz kat üstündü. - Sermet Muhtar Alus

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kurum (veya kurumunu) satmak
  • kurum kurum kurumlanmak (veya kurulmak)

SERUM (Kelime Kökeni: Fransızca sérum)

[isim]

[tıp]

  • Pıhtılaşma sonunda kandan ayrılan sıvı bölüm
  • Mikroplu bir hastalığa veya zehirli bir maddeye karşı aşılanmış bir hayvanın özellikle atın kanından elde edilen sıvı madde

    Kuş palazı serumu.

  • Hücre yenilenmesini hızlandıran, deriyi besleyen, su kaybını, cildin solunumunu ve doğal savunmasını kuvvetlendiren sıvı

    Yarası çok pis, herhâlde bir serum yapmak lazım. - Nazım Hikmet

Birleşik Kelimeler: bağışık serum, kan serumu

TORUM

[isim]

[halk ağzında]

  • Deve yavrusu

TARUMAR (Kelime Kökeni: Farsça tārmār)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Dağınık, karışık, perişan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tarumar etmek
  • tarumar olmak

KORUMA

[isim]

  • Korumak işi

    Bütün oba sevdalıları korumanın sevinci, övüncü içindeydi. - Yaşar Kemal

  • Can güvenliğinin tehlikede olduğu düşünülen bir kimseyi saldırılardan korumak üzere görevlendirilmiş kişi, koruma görevlisi

[ekonomi]

  • Bankacılık alanında, bir malda veya bir menkulde gelecekte ortaya çıkacak fiyat değişikliklerine karşı korunmak amacıyla vadeli bir sözleşme yapılması

Ata Sözleri ve Deyimler

  • korumaya almak

Birleşik Kelimeler: koruma aracı, koruma görevlisi, koruma polisi, koruma ünsüzü, orman koruma memuru, sahil koruma, yakın koruma, alan koruması

KURUMA

[isim]

  • Kurumak işi

    O zaman güneşe bakan bu güzelim çayırlara oturup kurumayı bekliyorduk. - Ayla Kutlu

[kimya]

  • Boyanın çözücüsünün buharlaşması veya bağlayıcısının kimyasal tepkime gibi çeşitli yollarla sert bir film oluşması

RUMLUK

[isim]

  • Rum olma durumu

RUMBA (Kelime Kökeni: Fransızca rumba)

[isim]

  • Küba'dan Amerika ve Avrupa'ya yayılan bir dans
  • Bu dansın müziği

    Caz, o yıl çok yayılan bir rumbayı çalıyor. - Necati Cumalı

SORUM

[isim]

  • Sorumluluk

    Başkalarının okuyacağı bir yazıyı yazarken o yazının bize ne türlü bir sorum yüklediğini hiçbir vakit hatırdan çıkarmamalıyız. - Orhan Veli Kanık

RUMELİLİ

[isim]

[tarih]

  • Osmanlı Devleti zamanında Avrupa topraklarında yaşayan Türklerden olan kimse

KURUMAK

[nesnesiz]

  • Islaklığını, nemini yitirerek kuru duruma gelmek

    Çıplak dallarda henüz kuruyamayan su damlaları parlak, mavi birer boncuk gibi parlıyordu. - Halide Edip Adıvar

  • Bitki, suyu çekilip cansız duruma gelmek

    Bu ulu ağaç yerlerde sürüne sürüne kurudu ve etrafını dikenler, ısırganlar bürüdü. - Ahmet Hikmet Müftüoğlu

  • Akarsu, göl vb.nin suyu kalmamak

    Kurumuş dere gibi taşlık bir yerden geçtik. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

  • Bazı nesneler yumuşaklığını yitirmek, sertleşmek

    Darı ve mısır yemekten bağırsakları kurumuştu. - Refik Halit Karay

[mecaz]

  • Cılızlaşmak, sıskalaşmak, zayıflamak

    Karısı hırçınlıktan kurumuş bir kadın. - Memduh Şevket Esendal

[mecaz]

  • Çok susamak

KORUMAK

[-i]

[-den]

  • Bir kimseyi veya bir şeyi dış etkilerden, tehlikeden, zor bir durumdan uzak tutmak, esirgemek, muhafaza etmek, vikaye etmek, sıyanet etmek

    Orasını tozdan, yağmurdan korumak borcumuzdur. - Orhan Seyfi Orhon

  • Güçlü bir kimse veya kuruluş, güçsüz birini veya bir şeyi desteklemek, himaye etmek

    Beni kendi kardeşi gibi sever, babasının hışmından korurdu. - Reşat Enis

[-i]

  • Tehlikeye karşı denetimi altında bulundurmak, savunmak, müdafaa etmek

    Yurdu korumak.

[-i]

  • Tehlikeli, zararlı durumları önlemek

    İlaçla meyveleri korudu.

[-i]

[mecaz]

  • Bir şeyin eskimesini, yıpranmasını önlemek için gereken dikkat ve özeni göstermek

    Üstünü başını biraz korusaydın bu kadar kirlenmezdi.

[-i]

[mecaz]

  • Süregelen bir durumun değişikliğe uğramasını önlemek

    Geleneklerini koruyorlar.

[-i]

[mecaz]

  • Karşılamak, denk gelmek

    Bu işin geliri masrafını korumaz.

OTURUM

[isim]

  • Bir meclis veya kurulun çözümlenmesi gereken sorunları görüşüp tartışmak için yaptığı birleşimlerden her biri, celse

    Onun adaylığı konuşulurken kıdemli doçent olarak ben de oturuma katılmıştım. - Haldun Taner

  • Bilimsel toplantıların aynı anda veya art arda gerçekleştirilen bölümlerinden her biri, seksiyon
  • Seans

Birleşik Kelimeler: açık oturum, birleşik oturum, gizli oturum, kapalı oturum