İçinde Ru Bulunan 4 Harfli Kelimeler

İçerisinde RU olan 4 harfli 28 kelime bulunuyor. İçinde RU olan 4 karakterli kelime listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Ru ile başlayan 4 harfli kelimeler. ru ile biten 4 harfli kelimeler. İçinde olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

RU13, GRUP13, RU13, VURU12, GURU10, URUP10, ERUH9, ORUÇ9, PERU9, RU9, RU9, TRUP9, ARUZ8, BORU8, BURU8, DURU8, DORU8, DARU7, EBRU7, RUBA7, SORU7, KORU6, KURU6, ORUN6, RUAM6, RULO6, RU6, URUK6

KORU

[isim]

  • Bakımlı küçük orman

    Arkamda çam korularının parça parça neftîleştirdiği yeşil bir dağ. - Refik Halit Karay

KURU

[sıfat]

  • Suyu, nemi olmayan, yaş ve nemli karşıtı

    Yanakları kuruydu fakat gözleri tamamıyla siyah yaştı. - Halide Edip Adıvar

  • Yağış almayan veya üzerinde bitki olmayan

    Kuru çöl. Kuru tepeler.

  • Daha sonra kullanılmak için kurutulmuş, taze ve yeşil karşıtı

    Evlerin önlerine kuru meşe dallarıyla örtülü çardaklar yapmışlar. - Refik Halit Karay

  • Canlılığını yitirmiş (bitki)

    Çiçek açmaz kuru bir ağaç, ötmeyi unutmuş bir kuş mu oldum? - Halide Edip Adıvar

  • Salgısı olmayan

    Kuru öksürük. Kuru egzama.

  • Döşenmemiş, çıplak

    Salih Reis, dört kuru duvardan ibaret fukara kapısından gördüğü mavi denize baka baka ölmek istiyordu. - Halikarnas Balıkçısı

  • Katıksız, yanında başka şey olmayan (yiyecek)

    Kuru çayla karın doyar mı?

[mecaz]

  • Etkisi ve sonucu olmayan

    Şahsına topluluğun isteğini emanet edenler boş bir riya, kuru bir şeref olsun diye laf etmediler. - Ruşen Eşref Ünaydın

[mecaz]

  • Zayıf, çelimsiz, arık, sıska, kaknem

[mecaz]

  • Heyecanı, tadı olmayan, tekdüze

    Kuru, zevksiz bir hayat.

[mecaz]

  • Akıcı olmayan, duygudan yoksun

    Kuru bir anlatım.

[isim]

  • Kuru fasulye

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kuru başına kalmak
  • kuruda kalmak
  • kuru gayret çarık eskitir
  • kuru hasır (veya kilim) üstünde kalmak
  • kuru laf karın doyurmaz
  • kurunun yanında yaş da yanar
  • kuru tahtada kalmak

Birleşik Kelimeler: kuru boya, kuru çay, kuru çayır, kuru çeşme, kuru dere, kuru duvar, kuru ekmek, kuru erik, kuru fasulye, kuru filtre, kuru gürültü, kuru hava, kuru iftira, kuru incir, kurukafa, kuru kafa, kuru kahve, kuru kalabalık, kuru kayısı, kuru kemik, kuru köfte, kuru kuruya, kuru kuyu, kuru laf, kuru meyve, kuru öksürük, kuru pasta, kuru pil, kuru sebze, kurusıkı, kuru soğan, kuru soğuk, kuru söz, kuru tarım, kuru temizleme, kuru üzüm, kuru yemiş, kuru yemişçi, kuru yük, kuru ziraat, kara kuru, tuzu kuru, karaca kuruca, tahtakuruları, armut kurusu, Beypazarı kurusu, dut kurusu, gülkurusu, gül kurusu, insan kurusu, kayısı kurusu, kız kurusu, piç kurusu, tahtakurusu, üzüm kurusu, yaprakkurusu

ORUN

[isim]

  • Özel yer
  • Makam, mansıp, mesnet, mevki

RUAM (Kelime Kökeni: Arapça ruʿām)

[isim]

[eskimiş]

[hayvan bilimi]

  • Sakağı

RULO (Kelime Kökeni: Fransızca rouleau)

[isim]

  • Dürülerek boru biçimi verilmiş deri veya kâğıt tomar

    Duvarlardaki raflarda kurtların kemire kemire bitiremediği el yazmaları, parşömenler ve harita ruloları vardı. - İhsan Oktay Anar

  • Boya işlerinde kullanılan emici özelliğe sahip sünger veya sentetik silindir

[sıfat]

  • Silindir biçiminde, içine değişik malzeme konularak hazırlanmış (köfte, pasta, dondurma)

RUMİ (Kelime Kökeni: Arapça rūmī)

[isim]

  • Anadolu Selçuklularının üsluplaştırdıkları filiz, yaprak ve hayvan motiflerinden oluşmuş dolaşık süsleme

[sıfat]

[tarih]

  • Anadolu ile ilgili, Anadolu'ya bağlı, Anadolu'da yaşayan

[eskimiş]

  • Bizans İmparatorluğu'na ve bu imparatorluğun egemenliği altındaki kimselere ilişkin

Birleşik Kelimeler: Rumi takvim

URUK

[isim]

[eskimiş]

  • Soy, sülale

DARU (Kelime Kökeni: Farsça dārū)

[isim]

[eskimiş]

  • İlaç

EBRU (Kelime Kökeni: Farsça ebrī)

[isim]

  • Kâğıt süslemeciliğinde kitre, kola vb. yapıştırıcılarla yoğunlaştırılmış su üzerine, neft yağı ile sulandırılmış yağlı boya damlatılarak yapılan ve kâğıda geçirilen süs

RUBA (Kelime Kökeni: İtalyanca roba)

[isim]

[eskimiş]

  • Giysi, giyecek, urba

SORU

[isim]

  • Bir şey öğrenmek için birine yöneltilen ve karşılık gerektiren söz veya yazı, sual
  • Bir öğrenciye sınavda yöneltilen söz veya yazı, sual

Ata Sözleri ve Deyimler

  • soru sormak

Birleşik Kelimeler: soru cümlesi, soru eki, soru işareti, soru sıfatı, soru zamiri, soru zarfı, sorulu görünüm, gensoru, sözlü soru önergesi, yazılı soru önergesi

ARUZ (Kelime Kökeni: Arapça ʿarūż)

[isim]

[edebiyat]

  • Aruz vezni

Birleşik Kelimeler: aruz ölçüsü, aruz vezni

BORU

[isim]

  • Bir yerden başka bir yere sıvı, gaz vb. aktarmaya yarayan, içi boş, uçları açık, uzun ve dar silindir

    Soba borusu kazanın içinden geçerdi. - Necati Cumalı

  • Borazan

    Ankara'da ilk sabah boru sesinden uyandım. - Ruşen Eşref Ünaydın

Ata Sözleri ve Deyimler

  • boru çalmak
  • boru değil
  • boru mu bu?
  • borusunu çalmak
  • borusu ötmek

Birleşik Kelimeler: boru ağı, boru akımı, boru askısı, boru bileziği, boru çiçeği, boru hattı, boru kabağı, boru kelepçesi, boru mengenesi, boru paça, boru yolu, kılcal boru, pik boru, plastik boru, profil boru, acemborusu, bağlantı borusu, emzik borusu, fallop borusu, güvenlik borusu, kalk borusu, kalorifer borusu, karavana borusu, nefes borusu, östaki borusu, paydos borusu, pis su borusu, sidik borusu, soluk borusu, su borusu, taharet borusu, ti borusu, u borusu, yağmur borusu, yat borusu, yem borusu, yemek borusu, yuf borusu

BURU

[isim]

[halk ağzında]

  • Sancı, buruntu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • burusu tutmak (veya tutulmak)

DURU

[sıfat]

  • Bulanıklığı olmayan, temiz, berrak
  • Pürüzsüz (ten)

    Bu, duru beyaz tenli ve kıpkızıl dudaklı bir körpe Rus kızıydı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[mecaz]

  • Arınmış, karışık olmayan (dil, üslup vb.)

    Böyle duru bir mantık karşısında akan sular duruyordu. - Ayşe Kulin

Birleşik Kelimeler: arı duru