[sıfat]

• İçinde arsenik bulunan

[isim]

[tarih]

• Osmanlı Devleti'nde deniz subayı ve eri

  Kocasına hem esmer diye hem de tersaneli diye varmıştır. - Haldun Taner

[-i]

• Bir kimseye gönül kırıcı, sert söz söylemek veya gönül kırıcı davranmak, azarlamak

  Kaç defa tersledim yine uslanmadı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[-e]

• Hayvanlar pislemek

[nesnesiz]

[halk ağzında]

• Geri dönmek, rücu etmek

• Hiddetlenmek, aksilik etmek

[isim]

• Terslenmek işi

[isim]

• Koltuk, kanepe vb.nde dirsekleri dayamaya elverişli bölüm

[sıfat]

• Dirsek olarak kullanılmaya uygun olan (ağaç, boru vb.)

[sıfat]

• Ceket kolunun dirsek bölümünü korumak veya yamamak için kullanılan (kumaş vb.)

[isim]

• Korsan olma durumu

[mecaz]

• Bir hakkı izinsiz olarak kullanma

[isim]

• Karslı olma durumu

[nesnesiz]

• Gemi rüzgâr alan tarafa dönmek

[isim]

• Sersem olma durumu

• Sersemce iş

  Padişah içeriye geçince asilerin bir an önceki sersemliği geçti. - Necip Fazıl Kısakürek

[isim]

• Sarsalamak işi

[isim]

• Sarsak olma durumu

  Sarsaklığına tanık olduğumuz birini merhametsizce, akıllı geçinenleri hoyratça aşağılardık. - Elif Şafak

[isim]

[ticaret]

• Piyasada olmayan bir malın gizlice yüksek fiyatla alınıp satılması işi

  Bir teneke benzin aldık karaborsadan, dayan, dedik. - Orhan Veli Kanık

Ata Sözleri ve Deyimler

• karaborsaya düşmek

[sıfat]

• Birleşiminde kireç taşı bulunmayan

[nesnesiz]

• Sarsma işine konu olmak

  Aniden hızla itildi kapı, şöyle bir sarsıldı çıngırak. - Elif Şafak

[mecaz]

• Güçsüz durumda kalmak

  Hastalıktan çok sarsıldı.

[mecaz]

• Beklenmedik bir olaydan çok etkilenmek

  Cemil Kâzım inanmak istemediği bir şüphe ile sarsılmıştı. - Mahmut Yesari