[isim]

• Birinin ardından gelip onun yerine geçen kimse, arda, halef, öncel karşıtı

[mantık]

• Bir çıkarımda varılan sonuç

[isim]

• Ardılmak işi

[isim]

[bitki bilimi]

• Servigillerden, güzel kokulu yapraklarını kışın da dökmeyen, yuvarlak kara yemişleri ilaç olarak kullanılan bir ağaççık (Juniperus)

Ata Sözleri ve Deyimler

• ardıcın közü olmaz, yalancının sözü olmaz

[-e]

[halk ağzında]

• Birisinin sırtına asılmak

• Sataşmak, çatmak

[mecaz]

• Musallat olmak, asılmak, takılmak

[isim]

• Ardıl olma durumu

[isim]

• Kardırmak işi

[isim]

• Bezginlik verecek biçimde söylenen söz

  Karı dırdırından başının şiştiğini ikide bir yana yakıla anlatıyordu. - Azra Erhat

[isim]

• Kendi gücünü ve imkânlarını başka birinin iyiliği için kullanma, muavenet

  Oğlunun yardım dileyen bakışlarını görmezden gelerek kahvaltı masasına oturdu. - Elif Şafak

• Bir ülkeye bağış veya ödünç olarak verilen para ve ihtiyaç maddeleri

• Etki

  Otların üstünde, ağaçların yapraklarında kalan yağmur damlaları rüzgârın da yardımıyla öğleye kadar kurudu. - Necati Cumalı

• Bağış, iane

• İşlerin daha etkin ve verimli olabilmesi için sağlanan katkı, destek

  Bugün tiyatroya yapılan devlet yardımlarının gerekçesi de tiyatronun eğitimle olan sıkı ilişkisine dayanmaktadır. - Metin And

Ata Sözleri ve Deyimler

• yardımda bulunmak
• yardım etmek
• yardım görmek
• yardımına koşmak
• yardım ve yataklık etmek

[-e]

[-i]

• Karma işini yaptırmak

[isim]

• Kırdırmak işi

[ticaret]

• Süresi dolmamış bir senedin, faiz ve komisyonu düşürülerek karşılığından eksiğine alınması, iskonto

[isim]

• Sardırmak işi

[zarf]

• Hemen arkasından, hemen ardından, arkası sıra, ardı sıra, peşinden, peşi sıra, takiben

[-e]

[-i]

• Kırma işini yaptırmak

  Kalemindeki odacıya aylığını kırdırırmış. - Sermet Muhtar Alus

[isim]

• Kırdırtmak işi

[-e]

[-i]

• Sarma işini yaptırmak

  Eski kahverengi ayakkabılarını sardırdı, parasını ödeyip çıktı. - Yusuf Atılgan

[mecaz]

• Sürekli olarak bir konuyu düşünmek