[isim]

• Karbonatlamak işi

[isim]

• Terbiyeli olma durumu

  Gideceğim yere genç Türk kızları, İstanbul'un bütün uygar terbiyeliliğini taşıyan kızlar gelecekmiş. - Halide Edip Adıvar

[nesnesiz]

• Sıkıcı bir durumdan veya kalabalıktan kurtulmak

  Bir ara ortalık serbestlemiş, bir şey olmuş. - Peyami Safa

[-i]

• Eğitmek

• Çeşitli katkı maddeleriyle yemeği lezzetli duruma getirmek

  Yemeği baharatlarla terbiyeledi.

[nesnesiz]

• Yılan vb. hayvanların sokmaması veya soktuğunda zehrinin etkisiz olması için afsunlanmak

• Tarımda toprağın verimini artırmak için bitkiye gübre suyu verilmek

[nesnesiz]

• Kırbaçla dövülmek

[nesnesiz]

• Karbon durumuna gelmek, kömürleşmek

[nesnesiz]

• Barbar gibi davranmak

  Önce aklını sonra sevecenliğini kullandı, sonra da açıkça barbarlaştı. - Reha Mağden

[isim]

• Diyarbakır ilinden olan kimse

[isim]

[müzik]

• Klasik Türk müziğinde bir birleşik makam

[isim]

[eskimiş]

[müzik]

• Klasik Türk müziğinde bir birleşik makam

[isim]

[kimya]

• Karbon, hidrojen ve oksijen atomlarından oluşan organik bileşiklerin genel adı

[isim]

• Darbukacının işi veya mesleği

[isim]

[müzik]

• Klasik Türk müziğinde bir makam

[isim]

• Cinsel bölgelere dokunarak orgazm sağlama, istimna, onanizm