[isim]

• İki veya daha çok levhayı birbirine bağlamak için geçirilen çivinin, ezilerek baş durumuna getirilen ucu

[sıfat]

• Perçin yapılarak sağlamlaştırılmış

[isim]

• Perçinlemek işi

[-i]

• Bir bağıntıyı perçinle tutturmak

• İki veya daha çok parçayı, karşılıklı bölümlerini birbiri üzerinde ezerek birleştirmek

[mecaz]

• Sağlamlaştırmak, güçlendirmek

  Yüksek sosyeteye girmek, orada tutunmak, adını perçinlemek istiyordu. - Nadir Nadi

[isim]

• Perçinlenmek işi

[nesnesiz]

• Perçinleme işine konu olmak

[sıfat]

• Perçin yapılmamış olan

[isim]

• Perçinlenme işi

[isim]

• Perçinleşmek işi

  Her atasözü yerleşmiş bir itiyadın, bir âdetin, bir huyun söz biçimine girmesi, böylelikle perçinleşmesi demektir. - Nazım Hikmet

[nesnesiz]

• Arkadaşlık, dostluk ilişkileri çok güçlenmek, pekişmek, sağlamlaşmak

  Zamanla dostlukları daha da perçinleşti. - Haldun Taner

[isim]

• Perçinleme işi

[isim]

• Perçinleştirmek işi

[-i]

• Perçinli duruma getirmek, perçinleşmeyi sağlamak, sağlamlaştırmak