İçinde Oyun Bulunan Kelimeler

İçinde OYUN olan 44 kelime bulunuyor. İçerisinde OYUN geçen kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Oyun kelimesinin anlamı nedir? Oyun ile başlayan kelimeler. Oyun ile biten kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

15 Harfli Kelimeler

OYUNLAŞTIRILMAK25

14 Harfli Kelimeler

BOYUNLANDIRMAK24, OYUNLAŞTIRILMA24

13 Harfli Kelimeler

BOYUNLANDIRMA23, OYUNLAŞTIRMAK22

12 Harfli Kelimeler

BAŞOYUNCULUK26, OYUNCAKÇILIK24, OYUNBOZANLIK23, OYUNLAŞTIRMA21

11 Harfli Kelimeler

KOYUNGÖBEĞİ34, KARAKOYUNLU16

10 Harfli Kelimeler

BOYUNDURUK20, OYUNBAZLIK20, KOYUNCULUK19, OYUNCUKTAN18

9 Harfli Kelimeler

KOYUNGÖZÜ28, BAŞOYUNCU22, YÜZÜKOYUN22, OYUNCAKÇI20, KOYUNYÜNÜ19, OYUNBOZAN19, OYUNCULUK18, OYUNCAKLI17

8 Harfli Kelimeler

BOYUNSUZ19, BOYUNLUK15, DOYUNMAK15, SOYUNMAK14

7 Harfli Kelimeler

BOYUNCA16, OYUNBAZ16, SOYUN16, KOYUNCU15, BOYUNLU14, DOYUNMA14, OYUNCAK14, SOYUNMA13, SOYUNTU13, KOYUNTU12, OYUNLUK12

6 Harfli Kelimeler

OYUNCU14, BOYUNA12, OYUNTU11

5 Harfli Kelimeler

BOYUN11, KOYUN9

4 Harfli Kelimeler

OYUN8

OYUN

[isim]

  • Yetenek ve zekâ geliştirici, belli kuralları olan, iyi vakit geçirmeye yarayan eğlence
  • Tiyatro veya sinemada sanatçının rolünü yorumlama biçimi
  • Müzik eşliğinde yapılan hareketlerin bütünü

    Zeybek oyunu.

  • Seslendirilmek veya sahnede oynanmak için hazırlanmış eser, temsil, piyes
  • Bedence ve kafaca yetenekleri geliştirmek amacıyla yapılan, çevikliğe dayanan her türlü yarışma

    Olimpiyat oyunları. Akdeniz oyunları.

  • Şaşkınlık uyandırıcı hüner

    Hokkabazın oyunu. Cambazın oyunu.

  • Kumar

    Bazıları oyun başından kalkar kalkmaz her şeyi unuturlar. - Peyami Safa

[spor]

  • Güreşte rakibini yenmek için yapılan türlü biçimlerde şaşırtıcı hareket

[spor]

  • Teniste, tavlada taraflardan birinin belirli sayı kazanmasıyla elde edilen sonuç

[mecaz]

  • Hile, düzen, desise, entrika

    Atatürk hiçbir zaman onların oyununa kanmış değildir. - Haldun Taner

Ata Sözleri ve Deyimler

  • oyuna çıkmak
  • oyuna gelmek
  • oyuna getirmek
  • oyuna kurban gitmek
  • oyun almak
  • oyun bağlamak
  • oyun bozmak
  • oyun çıkarmak
  • oyun dışı kalmak
  • oyun etmek
  • oyun kurmak
  • oyun oynamak
  • oyunu almak
  • oyunun kurallarını bilmek
  • oyun vermek
  • oyun yapmak

Birleşik Kelimeler: oyun alanı, oyunbozan, oyun ebesi, oyun havası, oyun kâğıdı, oyun kurucu, oyun masası, oyun sahası, oyun salonu, oyun yazarı, destek oyun, dürüst oyun, eğitici oyun, eğitsel oyun, orta oyunu, öncü oyun, pastoral oyun, seyirlik oyun, sözsüz oyun, vurgu oyun, aralık oyunu, ayak oyunu, Bizans oyunu, borsa oyunu, cirit oyunu, çocuk oyunu, fincan oyunu, gölge oyunu, hapis oyunu, hava oyunu, hayal oyunu, kâğıt oyunu, kaşık oyunu, kelime oyunu, kılıç oyunu, köy oyunu, kukla oyunu, lades oyunu, misket oyunu, orta oyunu, peri oyunu, radyo oyunu, şans oyunu, takım oyunu, talih oyunu, televizyon oyunu, tuğla oyunu, yumruk oyunu, yüzük oyunu, halka oyunları

KOYUN

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Geviş getirenlerden, eti, sütü, yapağısı ve derisi için yetiştirilen evcil hayvan (Ovis aries)

[mecaz]

  • Verilen buyruklara uyan, kendi kişiliğini gösteremeyen kimse

Ata Sözleri ve Deyimler

  • koyun can derdinde, kasap yağ derdinde
  • koyun gibi
  • koyun kaval dinler gibi dinlemek
  • koyunun bulunmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler

Birleşik Kelimeler: koyun bakışlı, koyun baklası, koyun dede, koyun eti, koyungöbeği, koyungözü, koyun mantarı, koyunyünü, kıvırcık koyun, Asya koyunu, bozkır koyunu, merinos koyunu, yaban koyunu

[isim]

  • Kollar arası, kucak

    Ninem bizde bulunduğu zamanlar onun koynundan başka bir yerde yattığımı hiç bilmem. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Göğüsle giysi arası

    Kesesini koynunda taşır.

[mecaz]

  • Koruyucu, şefkatli çevre

    Hepimiz bu yurdun koynunda yetiştik.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • koynuna almak
  • koynuna girmek
  • koynunda yılan beslemek

Birleşik Kelimeler: koyun koyuna, koyun otu, yüzükoyun

OYUNTU

[isim]

  • Oyulmuş bölüm

    Ceketin kol oyuntusu iyi açılmamış.

  • Oyuk, çukur

BOYUN

[isim]

[anatomi]

  • Gövdenin başla omuz arasında kalan bölgesi

    Ellerini bu defa boynuna sıkıştırdığı beyaz peçeteye sildi. - Attila İlhan

  • Testi, şişe, güğüm gibi kaplarda dar olan üst kısım

[coğrafya]

  • Dağ sırtlarında geçmeye elverişli alçak yer

Ata Sözleri ve Deyimler

  • boynu altında kalsın!
  • boynu armut sapına dönmek
  • boynu kıldan ince olmak
  • boynuna almak
  • boynuna geçirmek
  • boynunda kalmak
  • boynunu kırmak
  • boynunu uzatmak
  • boynunu vurmak
  • boyun (veya boynunu) bükmek
  • boyun eğmek
  • boyun kesmek
  • boyun kırmak
  • boyun olmak
  • boyun vermek

Birleşik Kelimeler: boyun bağı, boyun borcu, boynu bükük, boynueğri, boynu eğri, basınç boynu, deveboynu, güvercinboynu

KOYUNTU

[isim]

[halk ağzında]

  • Sıkıntı, üzüntü, keder
  • Sopa, baston koymaya yarayan yer

    Köroğlu azdıkça azar ve sonunda koyuntulardan birinin arkasına dayadığı bekçi sopası gibi bastonunu alırdı. - Reşat Nuri Güntekin

OYUNLUK

[isim]

  • Sahne

BOYUNA

[zarf]

  • Uzunlamasına

    Hızlı adımlarla caddeyi boyuna yürüyorlar. - Haldun Taner

  • Ara vermeden, durmaksızın

    Doktor Haldun lakırtıya ondan evvel yakalanmış, boyuna anlatıyordu. - Mithat Cemal Kuntay

SOYUNMA

[isim]

  • Soyunmak işi

    Soyunmaya hatta potinlerini çıkarmaya takati yoktu. - Sait Faik Abasıyanık

Birleşik Kelimeler: soyunma odası

SOYUNTU

[isim]

  • Soyulup atılan şey

[sıfat]

  • Bir yer soyularak alınan

    Soyuntu eşya.

SOYUNMAK

[nesnesiz]

  • Üstündeki giysilerin bir bölümünü veya tümünü çıkarmak

    Islıkla hafif şarkılar mırıldanarak soyunuyorum. - Yusuf Ziya Ortaç

  • Mevlevilikte tarikata girmek

[-e]

[mecaz]

  • Kendini herhangi bir biçimde göstermeye, bir işi, bir mesleği yapmaya girişmek

    Bu gözü doymaz herifler de bir gün patronluktan tellaklığa soyunursa hiç şaşmam. - Muzaffer İzgü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • soyunup dökünmek

BOYUNLU

[sıfat]

  • Boynu olan

    Ne ince boyunlu ilaç şişesini ne kırmızı kutuyu devirdiniz. - Nazım Hikmet

DOYUNMA

[isim]

  • Doyunmak işi

OYUNCAK

[isim]

  • Oyun aracı

    Çocuğun elinde oyuncak bir köpek. - Burhan Felek

[mecaz]

  • Önemsiz ve kolay iş

    Oyuncak değil, mesele çok ciddi.

[mecaz]

  • Başkaları tarafından bir araç gibi kullanılan, hiçe sayılan güçsüz kimse

Birleşik Kelimeler: çocuk oyuncağı

OYUNCU

[isim]

  • Herhangi bir oyunda oynayan kimse

    Oyuncuları meydana çağırıyor ve düdüğümü çalıyorum. - Peyami Safa

  • Sinema, perde veya bir gösteride rol alan sanatçı, aktör, aktris

    Hiç kibar sınıfından, asilzade bir gencin oyuncu olduğunu gördünüz mü? - Peyami Safa

[sıfat]

  • Oyunu seven

    Oyuncu kedi.

[sıfat]

[mecaz]

  • Düzenci, hileci

[sıfat]

[spor]

  • Çok oyun yapan, oyundan oyuna geçen (kimse)

    Oyuncu bir pehlivan.

Birleşik Kelimeler: oyuncu kadrosu, başoyuncu, eksen oyuncu, yardımcı oyuncu, yedek oyuncu, hücum oyuncusu, ileri uç oyuncusu, kılıç oyuncusu, orta oyuncusu, orta uç oyuncusu, savunma oyuncusu, sonuç oyuncusu, yumruk oyuncusu

BOYUNLUK

[isim]

  • Boyna sarılan şey, boyun sargısı