İçinde Oyma Bulunan Kelimeler

İçinde OYMA olan 19 kelime bulunuyor. İçerisinde OYMA geçen kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Oyma kelimesinin anlamı nedir? Oyma ile başlayan kelimeler. Oyma ile biten kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

13 Harfli Kelimeler

BEKLEYEKOYMAK21

12 Harfli Kelimeler

BEKLEYEKOYMA20

9 Harfli Kelimeler

DOYMAZLIK19, OYMAKBAŞI19, OYMACILIK18, ALIKOYMAK14

8 Harfli Kelimeler

GÜROYMAK18, ALIKOYMA13

6 Harfli Kelimeler

DOYMAZ15, OYMACI14, DOYMAK12, OYMALI11, SOYMAK11, KOYMAK10

5 Harfli Kelimeler

DOYMA11, SOYMA10, KOYMA9, OYMAK9

4 Harfli Kelimeler

OYMA8

OYMA

[isim]

  • Oymak işi
  • Bir nesnenin yüzeyini özel araçlarla oyarak veya delerek türlü biçimler verme
  • Ağaç yongası

    Gürgen dibine vardım / Oyma alırım oyma - Halk türküsü

  • Oyularak yapılan süsleme

    Boyalı ve kabarık oymaları birer çiçek demetini hatırlatan bir yalı vardı. - Abdülhak Şinasi Hisar

[sıfat]

  • Oyularak yapılmış

    Balkon kapısı önünde, ağaç gövdesinden oyma bir saksılık. - Adalet Ağaoğlu

Birleşik Kelimeler: oyma akıl, oyma baskı, ağaç oyma

KOYMA

[isim]

  • Koymak işi

Birleşik Kelimeler: koyma akıl

OYMAK

[isim]

  • Aşiret
  • İzcilikte küçük birlik

    Oymak beyi.

Birleşik Kelimeler: oymakbaşı

[isim]

[gök bilimi]

  • Hemen hemen benzer veya aynı tür yıldızlardan oluşmuş, Samanyolu'nun seyrek yapılı genç kümelerinden her biri

[-i]

  • Keskin, sivri uçlu bir cisimle bir şeyi yontarak veya delerek çukur oluşturmak

    Bir ağaç kütüğünü keser, oyar, nakışlayıp bezerdi. - Samiha Ayverdi

  • Kumaş vb.ni girintili bir biçimde kesmek

    Gömleğin yakasını ve koltuğunu biraz oydu.

[argo]

  • Bıçaklayarak yaralamak

[argo]

  • Kazıklamak

KOYMAK

[-e]

[-i]

  • Bir şeyi bir yere bırakmak, belli bir yere yerleştirmek

    Öteki elini doktorun omzuna koydu. - Sait Faik Abasıyanık

  • Bir kimseyi işe yerleştirmek, birine iş sağlamak

    Bu işe kimi koyacağız?

  • Bırakmak

    İçeri kimseyi koymuyorlar.

  • Katmak, eklemek

    Mal üstüne mal koymak için içi giden bir kişidir. - Salâh Birsel

  • İmza, tarih, adres yazmak
  • Uyulması gereken kuralları belirlemek, ortaya çıkarmak

    Orduda yaşayan manevi kuvveti de meydana koyuyor. - Ruşen Eşref Ünaydın

[nesnesiz]

  • Etkilemek, dokunmak

    Kendisinden yakışıklı ve ünlü olan bir adam için terk edilmiş olmak koyuyor olmalı ona. - İnci Aral

  • Bir şey veya kimse için kullanmayı belirlemek, ayırmak

    Giderlerini iki ay içinde yerine koydu. - Necati Cumalı

  • Bırakmak, terk etmek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • koy avucuma, koyayım avucuna
  • koyduğum yerde otluyor
  • koydunsa bul

Birleşik Kelimeler: dedikodu

SOYMA

[isim]

  • Soymak işi

    Hariçten ortak hırsızlar bulup evimizi soymaya kalkar. - Ömer Seyfettin

OYMALI

[sıfat]

  • Oymaları bulunan, oymalarla süslenmiş olan

    Anasını yanındaki oymalı, yaldızlı kanepeye oturttu. - Reşat Enis

Birleşik Kelimeler: oymalı yaprak

SOYMAK

[-i]

  • Bir şeyin üzerinden kabuk, deri, zar vb.ni çıkarmak

    Takkesini geçirmiş, entarisini kuşanmış, elma soyuyordu. - Aka Gündüz

  • Birinin giysilerini çıkarmak

    Yaralıyı soyuyor ve ilk tedaviye başlıyorum. - Reşat Nuri Güntekin

  • Birinin üstünde, yanında veya bir yerde bulunan şeyleri çalarak alıp götürmek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • soyup soğana çevirmek

DOYMA

[isim]

  • Doymak işi

[fizik]

  • Yeğinliği gittikçe artırılan bir manyetik alanın içindeki bir çelik çubuğun alabileceği en çok manyetizmayı almış olması

    Tungstenli iyi bir çelik 15000 gauss miktarında manyetizma ile doyma durumuna gelir.

[fizik]

  • Bir gazın, belli bir sıcaklıkta o sıcaklığa özgü olan en büyük basınç altında bulunması

[kimya]

  • Bir sıvının içinde belli bir cisimden eriyebilecek en çok miktarın erimiş bulunması, işba

Birleşik Kelimeler: doyma noktası, aşırı doyma

DOYMAK

[nesnesiz]

  • İsteği kalmayıncaya kadar yemek, açlığı kalmamak

    Ben biraz zeytin, biraz salata, biraz patates, biraz da yemişle doyarım. - Burhan Felek

[-e]

  • Bir gereksinimini yeteri kadar karşılamak

    Toprak suya doydu.

[mecaz]

  • Yeter bulmak, kanmak, tatmin olmak

    Dünyanın parasını kazandı, hâlâ doymadı.

Birleşik Kelimeler: doya doya

ALIKOYMA

[isim]

  • Alıkoymak işi, tavik

    Dizlerinden aşağı iki ayağını götüren bir gülle, neferimizi, harpten alıkoymaya kifayet etmiyor. - Hamdullah Suphi Tanrıöver

ALIKOYMAK

[-i]

  • Bir süre için bir yerde tutmak

    Bu yağlı kuyruğa herkes bir defa sarılmak, onu kendine çekmek, alıkoymak sevdasında idi. - Ercüment Ekrem Talu

[-den]

  • Birini, yapmakta olduğu veya yapmak istediği işten geri tutmak

    Selim Bey, babamı yemeğinden alıkoyarak mütemadiyen Girit'ten bahsediyordu. - Reşat Nuri Güntekin

  • Ayırıp saklamak

    Bu kitabı sizin için alıkoydum.

[-den]

  • Yoksun bırakmak

    İlk iki karım beni dalmış olduğum macera âleminden bir adım alıkoymamıştılar. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

[-i]

[-den]

  • Mâni olmak, engel olmak

    Zalimi zulmetmekten alıkoyarsan kardeşlik hakkını yerine getirmiş olursun. - Necip Fazıl Kısakürek

OYMACI

[isim]

  • Oyma işleri yapan sanatçı, hakkâk

DOYMAZ

[sıfat]

  • Açgözlü

    Hani vatandaşlarımız da güç, ele avuca sığmaz, kanmaz, doymaz insanlar olsa bari! - Falih Rıfkı Atay

Birleşik Kelimeler: gözü doymaz

OYMACILIK

[isim]

  • Oyma yapma sanatı, hakkâklik

    İğne ile kuyu kazmak gibi bir şeydi oymacılık. - Çetin Altan

  • Oymacı olma durumu

GÜROYMAK

[isim]

  • Bitlis iline bağlı ilçelerden biri