İçinde Oy Bulunan 5 Harfli Kelimeler

İçerisinde OY olan 5 harfli 34 kelime bulunuyor. İçinde OY olan 5 karakterli kelime listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Oy ile başlayan 5 harfli kelimeler. oy ile biten 5 harfli kelimeler. İçinde olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

VOYVO21, DOYGU15, BOYOZ14, DOY14, BOYCA13, KOPOY13, OYDAŞ13, SOY13, DOYUM12, OYACI12, POYRA12, TOYGA12, TOYCU12, BOYUT11, BOYUN11, BOYLU11, DOYMA11, OYNAŞ11, TOYCA11, BOYAR10, BOYNA10, OYLUM10, SOYUT10, SOYMA10, SOYLU10, KOYMA9, KOYUN9, KOYUT9, OYMAK9, OYALI9, SOYKA9, KOYAK8, KOYAR8, OYNAK8

KOYAK

[isim]

[coğrafya]

  • Vadi

    Bir koyağa girip küçük bir çalılığa saklandılar. - Yaşar Kemal

[jeoloji]

  • Karalarda akarsu aşındırmasıyla oluşmuş, bir yöne doğru eğimli, uzunluğuna çukurluk

[halk ağzında]

  • Dağlar ve kayalıklarda oluşmuş doğal çukur

    Yaylasını koyak koyak gezerim - Halk türküsü

KOYAR

[isim]

  • İki akarsuyun birleştiği yer

OYNAK

[sıfat]

  • Kımıldayan, yerinde sağlam durmayan, hareketli

    Boğaz'ın oynak ve çırpıntılı sularına açıldı mı korkuya benzer bir ürperti geçirilir. - Samiha Ayverdi

  • Hareket, canlılık veren

    Zeybek oynak bir müziktir.

  • Değişken, kararsız

    Altın fiyatları oynak.

  • Davranışları ağırbaşlı olmayan (kadın veya kız)

    Bu, otuz yaşlarında çenebaz ve oynak bir duldu. - Reşat Nuri Güntekin

[anatomi]

  • Bükülüp doğrulmaya elverişli olan (eklem)

    Bütün vücudunda, damarlarında, kemiklerinin oynak yerlerinde, etlerinde bir sızı, bir gevşeklik... - Peyami Safa

Birleşik Kelimeler: oynak kemiği

KOYMA

[isim]

  • Koymak işi

Birleşik Kelimeler: koyma akıl

KOYUN

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Geviş getirenlerden, eti, sütü, yapağısı ve derisi için yetiştirilen evcil hayvan (Ovis aries)

[mecaz]

  • Verilen buyruklara uyan, kendi kişiliğini gösteremeyen kimse

Ata Sözleri ve Deyimler

  • koyun can derdinde, kasap yağ derdinde
  • koyun gibi
  • koyun kaval dinler gibi dinlemek
  • koyunun bulunmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler

Birleşik Kelimeler: koyun bakışlı, koyun baklası, koyun dede, koyun eti, koyungöbeği, koyungözü, koyun mantarı, koyunyünü, kıvırcık koyun, Asya koyunu, bozkır koyunu, merinos koyunu, yaban koyunu

[isim]

  • Kollar arası, kucak

    Ninem bizde bulunduğu zamanlar onun koynundan başka bir yerde yattığımı hiç bilmem. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Göğüsle giysi arası

    Kesesini koynunda taşır.

[mecaz]

  • Koruyucu, şefkatli çevre

    Hepimiz bu yurdun koynunda yetiştik.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • koynuna almak
  • koynuna girmek
  • koynunda yılan beslemek

Birleşik Kelimeler: koyun koyuna, koyun otu, yüzükoyun

KOYUT

[isim]

[matematik]

[mantık]

  • Ön doğru

OYMAK

[isim]

  • Aşiret
  • İzcilikte küçük birlik

    Oymak beyi.

Birleşik Kelimeler: oymakbaşı

[isim]

[gök bilimi]

  • Hemen hemen benzer veya aynı tür yıldızlardan oluşmuş, Samanyolu'nun seyrek yapılı genç kümelerinden her biri

[-i]

  • Keskin, sivri uçlu bir cisimle bir şeyi yontarak veya delerek çukur oluşturmak

    Bir ağaç kütüğünü keser, oyar, nakışlayıp bezerdi. - Samiha Ayverdi

  • Kumaş vb.ni girintili bir biçimde kesmek

    Gömleğin yakasını ve koltuğunu biraz oydu.

[argo]

  • Bıçaklayarak yaralamak

[argo]

  • Kazıklamak

OYALI

[sıfat]

  • Kenarına oya yapılmış veya geçirilmiş

    Başına kenarları yeşil oyalı mor bir gaz boyaması krep bağlıyordu. - Osman Cemal Kaygılı

Birleşik Kelimeler: iğne oyalı

SOYKA

[isim]

[halk ağzında]

  • Ölünün üzerinden çıkan giysi

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Tüyleri alacalı, bir tür küçük karga

BOYAR (Kelime Kökeni: Rusça)

[isim]

[tarih]

  • Tuna bölgesinde, Transilvanya'da, Rusya'da soylulara verilen unvan

[isim]

  • Boyar madde

    Dünyanın hiçbir yerinde yeşile bu kadar yaraşan bir mavi bulunmaz. Toprak boyarlarla, en ucuzundan bir mavi. - Bedri Rahmi Eyuboğlu

Birleşik Kelimeler: boyar madde

BOYNA (Kelime Kökeni: İtalyanca Bayonne şehrinin adından)

[isim]

[denizcilik]

  • Sandalı kıçtan yürüten kısa kürek, boyana

Ata Sözleri ve Deyimler

  • boyna etmek

OYLUM

[sıfat]

  • İçi oyulmuş, çukur duruma getirilmiş

[isim]

  • Hacim

[isim]

  • Resimde derinlik, üç boyutluk etkisi, mimarlıkta mekân karşılığı

Birleşik Kelimeler: oylum oylum, ek oylum

SOYUT

[sıfat]

[felsefe]

  • Varlığı duyularla algılanamayan, mücerret, somut karşıtı, abstre

    En soyut konuları çok çarpıcı somut örneklerle herkesin anlayacağı bir yalınlığa getirirdi. - Haldun Taner

[mecaz]

  • Anlaşılması, kavranılması güç

Birleşik Kelimeler: soyut ad, soyut isim, soyut sanat, soyut sayı

SOYMA

[isim]

  • Soymak işi

    Hariçten ortak hırsızlar bulup evimizi soymaya kalkar. - Ömer Seyfettin

SOYLU

[sıfat]

  • Doğuştan veya hükümdar buyruğuyla, bazı ayrıcalıklara sahip olan ve özel unvanlar taşıyan (kimse), asaletli, asil, kerim

    Soylu kişidir, iyi bir öğrenim görmüştür, zekidir, yeteneklidir. - Necati Cumalı

  • İyi tanınmış, köklü bir aileden gelen (kimse), necip, kişizade, asil

    İzmir'in varlıklı ve soylu ailelerinden birinin tek erkek çocuğu. - Tarık Buğra

  • Saygı uyandıran, yücelik taşıyan

    Japonların soylu ve çetin savaşçılık gururuna, bu eğiliş ağır geldi. - Falih Rıfkı Atay

  • Soyu iyi nitelikli olan, iyi cins soydan gelen (at vb.)

Birleşik Kelimeler: soylu erki, soylu soplu, baba soylu, bey soylu, kent soylu