[isim]

• Sıcak iklimlerde yetişen maranta adlı kamıştan ve başka bitkilerin kökünden çıkarılan, çocuk maması yapmaya yarayan un

[sıfat]

• Cinsel duyumlar veya onlara bağlı olan duyumların uyandırdığı duygu ve coşkularla ilgili olan, kösnül, şehvani, şehevi, erosal

[isim]

• Pirzola

[sıfat]

• Kargaşa içinde olan

  Bu kaotik şehrin en fazla, zaman tanımayan solumasını seviyordu. - Nermin Bezmen

[isim]

[denizcilik]

• Yelkenleri açmak ve tutmak için alt köşelerine bağlanan halat, zincir ve palangadan oluşan donanım

  Suların kaburgalarındaki serinliği / iskotada uğuldayan rüzgâr - Orhan Veli Kanık

[isim]

• Otlamak işi

[isim]

• Bir ülkede ekonomik alandaki gereksinimleri kendi kendine karşılamaya yönelen tutum

[isim]

• Otarmak işi

[-i]

[halk ağzında]

• Bitkinin yaprak veya köklerini vererek hastalığı iyi etmeye çalışmak, tedavi etmek

[isim]

• Toplu geziler için yapılmış büyük otobüs

[isim]

[anatomi]

• İşitme taşı

[isim]

• Oturulacak yer veya şey

• Alçak iskemle

  Üstüne konulan tandır oturağı çok kalın ve çok sağlam tahtadan fırınlanarak yapılmıştı. - Ayla Kutlu

• Bir şeyin yere gelen tarafı, taban

• Ördek

• İçkili, çalgılı ve kadınlı eğlenti

• Boru mengenesinin tezgâha oturduğu ve vidalandığı bölüm

[sıfat]

• Bacaklarında veya başka bir yerinde, gezmesine engel olacak bir özrü olduğundan hep evde oturan (kimse), kötürüm

[denizcilik]

• Kürekli teknelerde kürekçilerin oturduğu enli tahta

[isim]

[denizcilik]

• Büyük yelkenleri yönetmek için kullanılan ip

[isim]

• Birkaç arabalı bir katarda elektrik motoru veya patlamalı motorla çalışan ve öbür arabaları çekmeye yarayan taşıt

[isim]

• Uğur getireceğine inanılan şey

• Uğurluk