[isim]

[jeoloji]

• Silisin hidratlı ve jelatinli bütün türlerini kapsayan değerli bir mineral, panzehir taşı

• İnce, düzgün dokunmuş pamuklu kumaş

[isim]

• Tropik bölgelerde yetişen, bazı erguvangillerden çıkarılan ve cila yapmakta kullanılan bir tür reçine

[sıfat]

• Bacağındaki sakatlık sebebiyle seker gibi veya iki adımda bir, bir yana eğilerek yürüyen (insan veya hayvan)

  Bu sabah yolda bizim topal postacıya rast geldim. - Yusuf Ziya Ortaç

[mecaz]

• Ayaklarından biri kısa olan (nesne)

  Topal masa.

Ata Sözleri ve Deyimler

• topal eşekle kervana katılmak (veya karışmak)

[isim]

• Opali andıran camdan yapılmış vazo, kupa vb

[isim]

[bitki bilimi]

• Hünnapgillerden, yapraklarından yeşil boya çıkarılan bir bitki (Rhamnus clorophorus globosus)

[sıfat]

• Elinde sopası olan

[isim]

• Topal olma durumu

  Topal da olsanız ben sizin topallığınızı görmem ki. - Ahmet Kutsi Tecer

[isim]

• Topallamak işi

[isim]

• Sopalamak işi

[nesnesiz]

• Bacağındaki sakatlık sebebiyle seker gibi veya iki adımda, bir yana eğilerek yürümek

  Öyle topallar gibi değil ama bir garip yürüyordu. - Çetin Altan

[mecaz]

• İşler gerektiği gibi yürümemek, aksamak

[isim]

• Sopalanmak işi

[-i]

• Sopa ile vurmak, dövmek

[nesnesiz]

• Sopa ile vurulmak, dövülmek

[isim]

[kimya]

• Saydam bir camın, özündeki kristallerin çökmesiyle opal renge girmesi

[isim]

• Topallama işi