[zarf]

• O olmaksızın

  Onsuz kalınacak uzun günler ve geceleri nasıl geçirecektik? - Abdülhak Şinasi Hisar

[sıfat]

[dil bilgisi]

• Sert

[sıfat]

• Sonu olmayan, bitmeyen, ebedî

  Seninle arkadaşlığımız sonsuz olacak. - Mahmut Yesari

• Ölçülemeyecek kadar çok veya büyük olan

  Şu sonsuz mavilikte var mıydı onun eşi? / Kim söndürebilirdi o muhteşem güneşi? - Enis Behiç Koryürek

• Çok

  İçimdeki ülkede bu ordu insanlarına karşı sonsuz bir sevgi ve minnet var. - Ruşen Eşref Ünaydın

• Birçok

  Müşteriler buradayken yaptıkları her şeyi, daha evvel pek çok kez yapmış olabilecekleri gibi daha sonsuz kez de tekrarlayabilirler. - Elif Şafak

[isim]

• Sonu ve sınırı olmayan şey

[matematik]

• Sonu olmayan, her niceliği aşabilen değişken (nicelik)

[sıfat]

• Don giymemiş olan

[mecaz]

• Yoksul

[mecaz]

• Serseri

Ata Sözleri ve Deyimler

• donsuzun gönlünden dokuz top bez geçer

[sıfat]

• Anasonu olmayan

[isim]

• Sonsuz olma durumu

  Sevda, sonsuzluğun karanlığında ışıldayan bir pırıltıdır. - Nazım Hikmet

• Sonu olmayan gelecek zaman, ebediyet

  İyi ve yoğun yaşanan bir dakikada sonsuzluktan bir renk var. - Haldun Taner

• Sonu ve sınırı olmayan uzay

[sıfat]

• Bastonu olmayan

  İri yarı, bastonsuz, bir talebe reisi gibi yirmisinde görünen tasasızlığıyla bağırıyordu. - Yahya Kemal Beyatlı

[isim]

[dil bilgisi]

• Ses tellerinin ciğerlerden gelen havayı titreştirmemesi ve ton vermemesi

[isim]

• Sonsuzlaşmak işi

[nesnesiz]

• Sonsuz duruma gelmek, sonu olmamak

[sıfat]

• Helezonu olmayan

[sıfat]

• Seçme süresi olmayan

• İsteğe bağlı olmayan

[sıfat]

• Promosyonu olmayan

[sıfat]

• Bankada karşılığı olmayan (çek)