[sıfat]

• On parçadan oluşan, kendinde herhangi bir şeyden on tane bulunan

[isim]

• İskambil, domino vb. oyunlarda on işaretini taşıyan kâğıt veya pul

  Resimli kâğıtlardan sonra ilk ağızda, onlularla dokuzlular gelir. - Haldun Taner

[sıfat]

• On birimden, on parçadan oluşan

[mecaz]

• On üzerinden tam not alan

  Onluk bir öğrenci.

[isim]

[eskimiş]

• On para, on kuruş, on lira veya on bin lira değerinde olan para

  Bir iki mecidiyenin arasına sıkışmış bir onluğu ararken arkadan bir araba geliyordu. - Memduh Şevket Esendal

[sıfat]

[dil bilgisi]

• Yumuşak

[sıfat]

• Belli bir ton ağırlığında olan

  Üç tonluk kamyon.

[sıfat]

• Sonu olan, bitimli

  Zamanın sonlu ve sonsuz akışları içinde iki yıl, kısa bir süredir. - Ahmet Cemal

[matematik]

• Sonu olan, sonsuz olmayan

[sıfat]

• Donu olan

  Beyaz donlu çocukların yol kenarında selama duruşları beni içlendiriyordu. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[sıfat]

• İçine limon sıkılmış veya limon doğranmış

  Limonlu çay.

[sıfat]

• Anasonu olan

[isim]

• Sera

  Köşkün yanından kıvrılıp arkadaki limonluğa doğru yürüyorlardı. - Mahmut Yesari

• Limon ağaçlarının bulunduğu yer, limon bahçesi

  Taksim gezisi öğleden sonra ılık bir limonluk gibidir. - Burhan Felek

• Üzerine kesilmiş limon bastırılıp sıkılan, ortası tümsek ve oluklu küçük araç

[mimarlık]

• Merdiven, balkon vb. yerlerin kıyılarına çekilen, 20-30 santimetre yüksekliğindeki set, tavhane

[sıfat]

• İçinde antimon bulunan

[isim]

• Baron olma durumu

• Baronun görevi

[sıfat]

• Birleşiminde karbon bulunan

[isim]

• Birtakım kardeşlik ilkelerini benimseyen, birbirlerini parola ve işaretlerle tanıyan, loca denilen bölümlere ayrılan kimselerden kurulu dernek

• Mason olma durumu, farmasonluk

[sıfat]

• Bastonu olan

[sıfat]

• İçinde kimyon bulunan

  Kimyonlu köfte.