İçinde Oltu Bulunan Kelimeler

İçinde OLTU olan 11 kelime bulunuyor. İçerisinde OLTU geçen kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Oltu kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

12 Harfli Kelimeler

KOLTUKLANMAK15

11 Harfli Kelimeler

KOLTUKÇULUK18, KOLTUKLANMA14, KOLTUKLAMAK14

10 Harfli Kelimeler

KOLTUKBAŞI18, KOLTUKLAMA13

9 Harfli Kelimeler

KOLTUKLUK12

8 Harfli Kelimeler

KOLTUKÇU14, KOLTUKLU11

6 Harfli Kelimeler

KOLTUK8

4 Harfli Kelimeler

OLTU6

OLTU

[isim]

  • Erzurum iline bağlı ilçelerden biri

Birleşik Kelimeler: Oltu kebabı, Oltu otu, Oltu taşı, Oltu tozu

KOLTUK

[isim]

  • Omuz başının altında, kolun gövde ile birleştiği yer

    Gazetelerini bir koltuğunun altına koydu, zayıf kollarıyla kutulara sarıldı. - Halide Edip Adıvar

  • Kol dayayacak yerleri olan geniş ve rahat sandalye

    Ta yan beline kadar gömüldüğü koltuğunun içinden ileriye doğru uzandı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Eski düğünlerde damatla gelinin eve girerken konuklar arasından kol kola geçmeleri töreni

    Babamız, annemizi gelin geldiği ilk gün şu merdivenin alt başında karşılamış, koltuk yapılmıştı. - Hüseyin Cahit Yalçın

  • Yapıcılıkta yan destek

[denizcilik]

  • Demirledikten sonra gemiyi iskeleye, rıhtıma veya başka bir gemiye bağlayan ip

[mecaz]

  • Koltuklama veya koltuklanma

    O koltuktan hoşlanmaz.

[mecaz]

  • Kayırma, destek

    Dayısının koltuğunda sırtı yere gelmez.

[mecaz]

  • Yüksek mevki, makam

    Koltuk kavgası.

[argo]

  • Genelev

    Burası Mesut Bey adında bir herifin koltuğudur. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

[halk ağzında]

  • Mısır ve buğday fidesinin yanlarından çıkan filizler

[eskimiş]

  • Kenar, tenha yer

Ata Sözleri ve Deyimler

  • koltuğa girmek
  • koltuğu doldurmak
  • koltuğuna girmek
  • koltuğunun altına sığınmak
  • koltuk çıkmak
  • koltukları kabarmak
  • koltukta olmak
  • koltuk vermek

Birleşik Kelimeler: koltuk altı, koltukbaşı, koltuk değneği, koltuk düşkünü, koltuk gözü, koltuk kapısı, koltuk kavgası, koltuk meyhanesi, koltuk takımı, lüks koltuk, tekerlekli koltuk, yatar koltuk, berber koltuğu, dişçi koltuğu, köşe koltuğu, şoför koltuğu

KOLTUKLU

[sıfat]

  • Kol dayayacak yeri olan

    Koltuklu sandalye.

KOLTUKLUK

[sıfat]

  • Koltuk yapmaya ve kaplamaya elverişli olan (kumaş)

[isim]

  • Giysinin terden lekelenmemesi için koltuk altına içten dikilen parça, subra

KOLTUKLAMA

[isim]

  • Koltuklamak işi
  • Yaranmak için birine söylenen övücü söz, kompliman

KOLTUKLANMA

[isim]

  • Koltuklanmak işi

KOLTUKLAMAK

[-i]

  • Koltuğu altına almak

    Tablolarını koltuklayarak İstanbul'a dönerken Etimesgut köyünün elektriklerini görmüş. - Falih Rıfkı Atay

  • Koltuğa girmek

    Karşıladılar koltuklayıp içeri aldılar.

[mecaz]

  • Kıvanç verecek biçimde övmek, koltuklarını kabartacak sözler söylemek, pohpohlamak

    Maşallah da maşallah! Kırk bir kere! Tuh tuh! diyerek karşıladılar; koltuklayıp içeriye, camekâna aldılar. - Ercüment Ekrem Talu

KOLTUKÇU

[isim]

  • Koltuk yapan veya satan kimse
  • Eski ev eşyası alıp satan kimse
  • Koltuk meyhanesi işleten kimse
  • Koltuğunun altına elbise ve halı atıp sokak sokak dolaştırarak satan kimse
  • Düğünlerde ev düzenlenmesine yardım edip gelinle damada destek olan kimse

    Ertesi cuma günü koltukçular gelip gelin odasını düzeltecekler. - Memduh Şevket Esendal

[mecaz]

  • Yüze karşı övmeyi huy edinmiş kimse

KOLTUKLANMAK

[nesnesiz]

  • Övücü sözlerle koltukları kabartılmak, pohpohlanmak

KOLTUKÇULUK

[isim]

  • Koltukçunun yaptığı iş

[mecaz]

  • Yüze karşı övmeyi huy edinme

KOLTUKBAŞI

[isim]

  • Otomobillerde koltuğun sırt bölümünün üstüne takılan ve ani darbelerde boynun veya başın zarar görmesini önleyen başlık